Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasıl bağlamadıysa yere ve zamana Bağlanmadı kendine de ömür boyu Dağlara tırmanan atlar gibi Soluk soluğa yaşamak istedi dünyayı Bir şahan gibi bulutlara kurdu Dumanlı sevdaların yörük çadırını Sıradan bir gezgin değildi hiç Dövüşür gibi yaşadı yolculukları Belki korkusuz sayılmazdı büsbütün Korkardı korkulara düşmekten zaman zaman Ve bütün gemileri yakıp Yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla Mutlu muydu, hiç düşünmedi böyle şeyleri Umutlardansa nefret etti daima
Sayfa 23
1492'de Kristof Kolomb Hispanyola Adası'nda (bugünkü Haiti ve Dominik Cumhuriyeti) bir hisar inşa etti ve orada yaşayan halkı köle olarak Ferdinand ve Isabel'e getirdi. Başka bir Italyan gezgin olan Amerigo Vespucci buranın Doğu Hint Adaları değil, keşfedilmemiş yeni yerler olduğunu fark etti. Hernán Cortés 1520'de beraberinde atlarla Meksika'ya geldi. Bu atlar, Azteklerin soluk benizli İspanyollan kendi tanrılarına benzetmelerine yol açtı. Gerçekler ortaya çıktığında İspanyol sömürgeciliği çoktan başlamış, birçok kişi hastalıktan ve kötü muameleden ölmüştü.
Reklam
"Bozkırlarda şaşırtılarak öfkeli, yabani canavar tarafından esir alınan bir gezginin hikâyesini anlatan eski doğu masalı vardır. Canavardan kurtulmak için kurumuş bir kuyuya atlar, fakat kuyunun dibinde onu yalayıp yutmak için ağzını açmış bekleyen bir ejderha görür. Mutsuz adam canavardan kaçmak için kuyuyu tırmanmaya cesaret edemez ama ejderha tarafından yenilmekten korktuğu için kuyunun dibine de atlayamaz. O yüzden duvarın çatlaklarında büyüyen yabani otlara tutunur ve öylece bekler. Kolları yorulur, eninde sonunda iki ölümden birinin tutsağı olacağını hisseder. Yine de tutunmaya devam eder, bu esnada kafasını kaldırır. Tutunmakta olduğu yabani otları iki ucundan kemiren biri siyah diğeri beyaz iki fare görür. Sonunda otlar gevşeyecek, kopacak ve gezgin, ejderhanın ağzına düşecektir. Gezgin bunu görür. Artık öleceğinden emindir. Etrafına bakınırken hâlâ tutunduğu yabani otların yapraklarının üzerinde bal izleri görür, dilini uzatır ve yalar."
Bozkırlarda şaşırtılarak öfkeli, yabani canavar tarafından esir alınan bir gezginin hikayesini anlatan eski doğu masalı vardır; Canavardan kurtulmak için kurumuş bir kuyuya atlar, fakat kuyunun dibinde onu yalayıp yutmak için ağzını açmış bekleyen bir ejderha görür. Mutsuz adam canavardan kaçmak için kuyuyu tırmanmaya cesaret edemez ama ejderha tarafından yenilmekten korktuğu için kuyunun dibinde de atlayamaz. O yüzden duvarın çatlaklarında büyüyen yabani otlara tutunur ve öylece bekler. Kolları yorulur, eninde sonunda iki ölümden birinin tutsağı olacağını hisseder. Yine de tutunmaya devam eder, bu esnada kafasını kaldırır. Ttunmakta olduğu yabani otları iki ucundan kemiren biri siyah diğeri beyaz iki fare görür. Sonunda otlar gevşeyecek, kopacak ve gezgin, ejderhanın ağzına düşecektir. Gezgin bunu görür. Artık öleceğinden emindir. Etrafına bakanırken hala tutunduğu yabani otların yapraklarının üzerinde bal izleri görür, dilini uzatır ve yalar.
FERN HILL Ben işte öyle gencecik, tasasız bir çocukken seken evin ordaki Elmaların altında, otlar nasıl yeşilse işte öyle mutluyken, Vadideki koruyu örten yıldızlı gece, Zamanın da izniyle bağırıp tırmanırken Hep öyle pırıl pırıl dipdiri gözlerinde, Ve sayılan biriyken vagonların orada, prensi o elma köylerinin,  Bir kere zamanın da altında
Sayfa 160Kitabı okudu
Beraber Dinleyip Okuyalım
SOLUK SOLUĞA I. Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı ama atıldı yine de yeni serüvenlere
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.