İslâm dünyasındaki "düzelme"ler, bizim tamamen kendimizi düzeltmemizle doğru orantılı olarak başlayacak. Kalplerimiz doğru olacak ilkin. Sonra amellerimiz. Sonra ticaretimiz, siyasetimiz, dini yapılanmalarımız, sosyal kurumlarımız... Kalplerimizden başlamak üzere, Müslüman bünyede meydana gelen her hata ve bozukluk, büyüyerek Gazze türünden küresel bozgunlara yol açıyor. Tekrardan toplanıp silkinme, kendine gelme, niyetlerimizi ve amellerimizi gözden geçirme zamanı... Bu yüzden, "Abi ne yapabiliriz?" diyen herkese aynı cevabı veriyorum: Toparlanalım. İslâm'ı Kur'ân ve Sünnet merkezli olarak, sahih şekliyle okuyup hayatımıza aktarmak birinci önceliğimiz olsun. Hayatımızdaki en önemli şey, Allah'a düzgün şekilde kulluk etmek olsun, dünya onun arkasından ve ona uyduğu kadarıyla gelsin. Sonra okumalarımızı, düşünce dünyamızı, siyasetimizi ve diğer bütün kurumlarımızı bu çerçevede islah edelim. Bu şuura ermiş yüzlerce, binlerce, milyonlarca fertten oluşan bir İslam dünyasını hiç kimse deviremez. Şu an ki hezimet durumu, başka türlü tersine çevrilemez. Biliyorum, çok zor bir şeyden söz ediyorum. Ama inanın, sloganlarla düşmanı alt edebileceğimiz ütopyasından çok daha gerçekçi bir şey bu. Ve kesinlikle denemeye değer... "Allah size yardım ederse, hiç kimse sizinle baş edemez. Ama ya O sizi terk ederse, kim size yardım edebilir? O halde, müminler Allah'a güvensinler!" (Âl-i İmran.160)
Sayfa 154Kitabı okudu
Dinin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi
Dua, niyaz, ibadet gibi dinî tecrübelerle insandaki güvenme, sığınma, bağlanma ihtiyacını karşılar.
Sayfa 15 - Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Reklam
Bizden önceki atalarımız ve düşünürlerimiz; "Söz uçar, yazı kalır" demiştir. Şüphesiz bu söze katılmamak mümkün değildir. Fakat bu söz ondokuzuncu yüzyıldan önce Kürtler için fazla bir ziyana mahal vermemiştir, zira yazının hayatımızdaki yeri çok daraltılmış ve adeta yasaklanmıştı. Bu büyük eksikliği Kürdistan'daki büyük İslam âlimleri, hafızlar, dengbêjler ve masal anlatıcıları büyük ölçüde gidermiştir. Kürtler kültürlerinin yok oluşunu izlemek yerine o zamanın en mantıklı kurtuluş yolu olarak gördükeleri sözlü edebiyat alanında o kadar iyi çalışmış ki, neredeyse çocukları bile dengbêjlik yaparak Kürt sözlü edebiyatına çok erken yaşta katkı sunmaya başlamıştır.
"Her şeyden önce hayatımızdaki bu cahiliyeti söküp atmamız gerekmektedir. İslâm'a bağlı geniş bir taban oluşturulduğunda hayatımızdaki bu çelişki yok olacaktır."
Sayfa 138Kitabı okudu
ündelik hayatımızda çok sık kullandığımız "hayır" ve "şer" kelimelerinin ne anlama geldiğini acaba hiç düşündünüz mü? Kimi kadim din ve inanç sistemlerinin varlığın iki temel esası olarak gördüğü, hatta hayır ve şer tanrısı olmak üzere iki özel tanrı kabul ettiği bu kavramların hayatımızdaki yeri nedir? Bunlar dil alışkanlığı olarak söylenen sıradan iki kelime midir? İnsanlığın son ilahi öğretmeni Peygamberimiz Efendimizin dilinde bu kelimeler nasıl kullanılmıştır? Yüce kitabımız Kur'ân-ı Kerim, bu mefhumlara nasıl yer vermiştir? Varlıkta aslolan hayır mı yoksa şer midir? Şerrin gerçekliği var mıdır? Bu soruları daha da çoğaltmak mümkündür. Gelin bu ve benzeri suallerin cevabını hadislerin zengin lügatinde arayalım. Önce, kedilere düşkünlüğünden dolayı Sevgili Peygamberimizin kendisine uygun gördüğü kedicik babası anlamındaki lakapla anılan Yemenli büyük sahābi Ebû Hüreyre'ye kulak verelim. Ebû Hüreyre diyor ki: "Resûlullah (sav) oturmakta olan insanların yanında durdu ve onlara "Sizin hanginizin hayırlı, hanginizin şerli olduğunu size bildireyim mi?" dedi. Orada bulunanlar sustular. (Bunun üzerinde Resûlullah sorusunu) üç kere tekrarladı. Bir adam, "Evet yå Resûlallah!" dedi. Allah Resûlü şöyle buyurdu: "Hayırlınız, kendisinden hayır beklenilen ve kötülüğünden emin olunandır, şerliniz ise kendisinden hayır beklenmeyen ve kötülüğünden de emin olunmayandır."
Sayfa 171
Kelimei Tevhidin hayatımızdaki önemi nedir?
Kelimei Tevhid yani “Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah” sözü İslam dininin temel prensibi olan tevhid ilkesini özetleyen bir sözdür. Allah, bütün peygamberleri Kelimei Tevhidin ifade ettiği anlamı insanlara ulaştırsınlar diye göndermiştir. Bu husus Kur’an’da şu ayetle ifade edilmektedir. “Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere ‘Şüphesiz benden başka İlah yoktur. Öyleyse bana ibadet edin.’ diye vahyetmişizdir.” Kelimei Tevhidi inanarak ve manasını kabul ederek söyleyen kişi Müslüman olur. Zira bu söz temel iman esaslarını öz olarak içinde barındırır. Allah’a iman ve peygamberlere iman Kelimei Tevhidin içinde söz olarak bulunurken, meleklere, kitaplara, ahirete ve kadere iman bahisleri de mana olarak bu sözün içerisine girmektedir. Zira Allah’ın varlığını ve birliğini, peygamberler gönderdiğini kabul eden kişi peygamberler aracılığı ile kendisine ulaşan diğer iman esaslarını da kabul eder. Bu durumda kelimei tevhid Rabbimizin insanlar tarafından bilinmesini istediği en önemli bilgiyi içermektedir. Kâinatın yaratılmasındaki sebep “Lâ ilâhe illallah” sözünü ilan ve insanların­ bu söze icabet etmelerini sağlamaktır. Ancak kâmil manada iman sadece yaratan ve yöneten bir ilahın varlığını tasdik etmekle oluşmaz. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) peygamberliğini tasdik etmekle iman tamamlanır. Kelimei tevhidi yürekten inanarak söyleyen kişi bütün ilgi ve dikkatini Allah’a yöneltmiş olur, O’na teslim olur, O’nun gösterdiği yolda yürümeye gayret edeceğini ifade eder ve kulluğunu Rabbine en iyi şekilde sunmanın gayretinde olur.
Reklam
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.