Oysa erkekler de aslında en az kadınlar kadar incinebilir ve duygusaldır, ama bu Özellikleri toplumsal cinsiyet rollerinden dolayı çok derinlere bastırılmıştır. Örneğin küçük yaştaki erkek çocuklar en az kız çocuklar kadar (hatta belki daha fazla) kırılgan ve duygusaldır, çabucak ağlayıverirler, engellenmeye tahammülleri düşüktür. Ama toplumsal cinsiyet rolleri ("erkekler ağlamaz" gibi telkinlerle) onları mecburen diğer kutupa iter. Erkeklerin doğal olarak içlerinde barındırdıkları "erkeksi" olarak etiketlenen özellikleri kışkırtılıp ön plana çıkartılır, "kadınsı" olarak etiketlenen özellikleri ise bastırılır.
Erkekler çözümlere, hedeflere, başarıya, güce, makinelere, ve bilgiye kadınlardan daha çok odaklanırlar. Kadınlar ise sürece, ilişkiye, yakınlığa, duygulara erkeklerden daha çok odaklanırlar.
Türkiye'de kadın haklarını savunmaya çalışanlar ya da savunuyor görünenler, aslında neyi savunduklarını bilmiyorlar. Mesela kadın hakları savunucularından şöyle bir şikayet duy. muş değiliz: Erkek tuvaletleri sürekli açık, kadın tuvaletleri ise genellikle kapalı oluyor. Bu, sadece ücra bir Anadolu kasabasın da değil, en modern şehirlerde bile
Doğa, tuzaklarını kadınlar aracılığıyla kurar; tongaya düşen erkek küçük bir zevk için yemi yutar ve kapana kısılır; ilişkiden istediğini alan kesinlikle kadındır. Erkekler, kadınların ihtiyaçlarını gidermek için bu dünyadadır.