Bedrettin Cömert hakkında, Sunuş (Süreyya Karacabey)
Bedrettin Cömert, ondan erken çalınmış bir hayattan geriye pek çok çalışma bıraktı. 1959 yılında yazmaya başlayan ve öldürüldüğü tarihe kadar yazmayı sürdüren yazarın çalışmalarının sadece listesine bir göz atmak bile üretkenliği hakkında yeterince bilgi vericidir. [sf.19] Walter Benjamin'in Moritz Heimann'dan aktardığı bir söz vardır, otuz beşinde ölen bir adam, hayatının her anında otuz beşinde ölen bir adam olarak hatırlanacaktır." Bedrettin Cömert otuz sekiz yaşındaydı, aylardan Temmuz'du ve sözü yarım kaldı.
1919 ortalarında ilk belirtilerini veren; 1920 için bazen çok tehlike boyutlar alan, iç isyanlar, Milli Mücadele tarihimizin en üzücü, bunaltıcı olaylardır. Zaman olmuştur ki bu isyanlar, Milli Mücadele'nin kaderine ve liderlerin ruh hallerine, denebilir ki yabancı işgal ve istilalardan daha sert etkiler yapmak istidadını(yeteneğini) göstermişlerdir.... Milli harekete ve hükümete karşı patlayan bu irili ufaklı isyanlar 60 kadardır. ... " Bandırma, Gönen, Susurluk, Kirmasti, Karacabey, Biga ve havalisinde; İzmit, Adapazarı, Düzce, Hendek, Bolu, Gerede, Nallıhan, Beypazarı havalisinde; Bozkır'da, Konya, Ilgın, Kadınhanı, Karaman, Çivril, Seydişehir, Beyşehir, Koçhisar havalisinde; Viranşehir havalisinde alevlenen isyan ateşleri bütün memleketi yakıyordu. Hıyanet, cehalet, kin ve taassup dumanları bütün vatan göklerini kesif(yoğun) karanlıklar içinde bırakıyordu. ... 16/24 Aralık 1919 arasında Bayburt'ta türeyen ve peygamberliğini ilan eden Şeyf Eşref adında bir sapkının çıkardığı karışıklık, oldukça telaş uyandırmakla beraber, gene de yatıştırıldı. Hem de kendisine kurşun geçmeyeceğini haykıran Şeyh Eşref öldürülerek!...
Sayfa 283 - Remzi Kitabevi
Reklam
"Kendini ölçtüğün ölçü hasarlı. Yürüdüğün yol mayınlı ama hep başkaları ölecek o yollarda. Sana bir şey olmayacak, çünkü ölüm bile kabul etmeyecek seni."
Epos Yayınları
Sunuş (Süreyya Karacabey)
Grekçe aisthanesthai'den gelen estetik sözcüğü, algılama, kaydetme gibi anlamlar içerir. Kökendeki kullanımı, sanat için kullanılan techne'den farklıdır, techne daha çok yapabilirlik sınırları içindeki maharet, hüner, ustalık sözcükleriyle birleşir; henüz sanat ve zanaat arasında bir ayrım görmeyen bu çağda techne, ortak faydadan, "bir bağlam ve ölçü içinde" gerçekleşen amaçlı bir edimden bağımsız degildir. Günümüzde sanat denildiginde anlaşılan şey, techne'nin içerdiği anlamdan farklıdır, sanat, Kant'ın "amaçsız amaçlılık" ya da Schiller'in özgürleştirici oyun benzetmesiyle kavrandığından beri, estetik spesifik bir disiplin olarak yürürlüktedir. 18.yüzyıl Alman Aydınlanma felsefesinin bir ürünü olarak ortaya çıkan estetik, Terry Eagleton'un da belirtigi gibi Fransız devriminin yarattığı siyasal degişimlere paralel olarak, sadece "düşünülür" olanla ilgilenen felsefenin, "duyulur" olan aracılığıylala -sonuçlanmamış bile olsa- bedene verdiği esaslı bir selamdır.
Asıl direniş, sistemin radikal bir biçimde dışarıdan toptan reddidir.
Eğer birisi vicdanına rağmen bir seçime zorlanırsa bu onun yurttaş olmaktan önceki birincil konumuna, insan olma hakkına bir saldırı değil midir?
Reklam
Kapitalist sisteme her oturumda isyan eder, sonra da o sistemin içine mühürlenmiş başarı, rekabet ve değerlendirme kriterlerini hayatımıza sorgusuzca buyur edersiniz.
Direniş, sadece büyük politik karar anlarının eşlik edicisi değildir,direniş aslında bir formun dışına çıkmak için verilen kocaman bir mücadeledir.
Kapitalist sisteme her oturumda isyan eder, sonra da o sistemin içine mühürlenmiş başarı, rekabet ve değerlendirme kriterlerini hayatınıza sorgusuzca buyur edersiniz. Baskı biçimlerine karşı çıkarken sessizce babanıza, kocanıza, çocuğunuza gündelik hayatın bütün baskıcı iktidarlarına tapınmayı sürdürürsünüz.
Sayfa 13 - Epos
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.