SAHANIN ÖTESİNDE : EMEKLİLİK SONRASI YAŞAM
Peki, kramponlar çıkarıldığında ve stadyum ışıkları sondugunde ne olur?
Sayfa 111Kitabı okudu
Dunbar tarzı büyümek
"Hakemi niye ittin öyle?" diye sorardım. "Ayağıma basıp duruyordu, ayaklarında çelik kramponlar vardı." Sıra Rory'e gelirdi: "O zaman ona portakalı niye yedin?" "Çünkü eve yürümek zorunda kalacağını biliyordum, bok kafalı!"
Sayfa 290 - martı yayınları - dhjdjf
Reklam
" Kramponlarını giyen her çocuk zamanın ötesine yolculuk yapardı. Sonra eskimemeye başladı kramponlar... Ne kramponlarını eskitecek mahalle maçları kaldı ne de mahalle arkadaşlıkları. "
Başımızı çevirip çarşı camiinin müezzinine kulak dayadık. Bağışlanamaz bir suçu affedercesine yine içli içli ezan okuyordu müezzin. Çaresi yoktu, bu kahırla ya bizimkilerden kopup diğerlerine katılacaktım ya da başımı peygamber yeşili bir seccadeye uzatıp selamete varacaktım. İlkinde en ufak bir ilerleme sağlayamamıştım. Bir türlü tam bir devrimci olamıyordum. Küçük Amca, uzaktan uzağa bana engeller çıkarıyordu sanırım. O kadar beklemiş ama elime bir şey geçmemişti. Devrimciler bir boka yaramıyordu. Sevdikleri bütün sakallı adamlar ölmüştü. Belki bana Allah yardım eder diye düşündüm o ara. O dertle camiye gidip gelmeye başladım. . . . Evimiz neden çatılı değil de toprak damlı, köyden gelen anneannem neden kitaplardaki yaşlı kadınlar gibi değil de üç etekli, ayağımda neden krampon görünümlü lastikler yerine gerçek kramponlar yok, neden amcamla ağabeylerimin eskilerini giyiyorum, neden tam bir devrimci olamıyorum, Allah'la benim aramda neden dar paçalı kumaş pantolonlular var diye sular seller gibi ağladım. Orada, içi koyun yünleriyle doldurulmuş yastıklara başımı gömerek uyuyakaldım bir zaman.
Evimiz neden çatılı değil de toprak damlı, köyden gelen anneannem neden kitaplardaki yaşlı kadınlar gibi değil de üç etekli, ayağımda neden krampon görünümlü lastikler yerine gerçek kramponlar yok, neden amcamla ağabeylerimin eskilerini giyiyorum, neden tam bir devrimci olamıyorum, Allah'la benim aramda neden dar paçalı kumaş pantolonlular var diye sular seller gibi ağladım. Orada, içi koyun yünleriyle doldurulmuş yastıklara başımı gömerek uyuyakaldım bir zaman.