Nasıl çok sık bir ormanın içine her şeyi yok eden ateş girer burgaçlı rüzgârla her yanı sarar, alevlerin saldırışıyla yüksek ağaç gövdeleri yukardan aşağı paldır küldür düşerse, onun gibi Atreoğlu Agamemnon Hanın hücumları ile bozguna uğrayan Troyalıların kelleleri düşüyordu. Başlarını yüksek tutan sayısız atlar ürkerek kaçıyor, boş arabaları kavga meydanında yerlere çarptırıyor, kusursuz araba sürücülerinin matemini de beraber taşıyorlardı: Serpilip yerlere yatan bu adamlar, karılarından çok artık akbabaların sevgilisi olmuşlardı.
Ülkenin bütün zenginlikleri gözlerimiz önüne serilir. Bazen buğday ve çavdar tarlaları, bazen pancar tarlaları ve bir şeker fabrikası; sonra güzel ormanlar, sonra çayırlar, sığırlar, atlar... İşte size kusursuz bir coğrafya albümü, zahmetsizce oturup yapraklarını karıştırırsınız, hem öyle bir albüm ki, mevsimlere ve zamana göre her gün değişir.
Reklam
MAHOMET (MUHAMMED (sav)) Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi; kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selâmlaşıyordu
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
…Vasari’nin ona dair notlarına bir göz atmak faydamıza olacak: Leonardo’nun öyle güzel bir huyu vardı ki herkesin sevgisini kazanıyordu. Neredeyse hiç malı mülkü yoktu ve çok az çalışıyordu ama yine de hem hizmetkarları hem de atları vardı. Atlar ona büyük bir haz veriyordu, aslında, olağanüstü bir aşk ve sabırla hayvanlar aleminden çok zevk alıyordu. Sözgelimi, sık sık kuş satılan yerlerden geçerken, istenen ücreti ödeyip kuşları kafeslerinden çıkarıyor, yitirdikleri özgürlüğü onlara geri vererek hayvancıkları havaya salıyordu. Buna karşılık doğa da ona öyle cömert davranıyordu ki zihnini ya da düşüncelerini neye çevirse sonuç daima esin dolu ve kusursuz oluyordu; hayat dolu enfes ve yapıtları hiçbir şeyle kıyaslanamayacak ölçüde zarif ve gerçekçiydi. Açıkçası, Leonardo’nun bu kadar çok işe başlayıp sona erdirememesi, derin resim bilgisi yüzündendi; çünkü ellerinin, bu eller ne kadar maharetli olursa olsun, hayal gücünün yüce ve harikulade düşüncelerini asla mükemmel bir biçimde işleyemeyeceğine inanmıştı. Çeşitli ilgi alanları arasında doğanın incelenmesi de vardı; Leonardo bitkilerim özelliklerini araştırdı, sonra gök hareketlerini, ayın izlediği yolu ve güneşin rotasını gözlemledi. Bu yüzden olmalı… Tanrı onu o kadar merhametle kolluyordu ki; düşüncelerini, beynini, aklını nereye çevirse, eserlerinde büyük bir ilahi güç sergiliyordu. Öyle ilahi bir güç ki; eserlerine kusursuzluk kazandırmasıyla hiç kimse, hiçbir zaman beceriklilik, canlılık, yetkinlik, güzellik ve incelik bakımından onunla eş konumda olamadı.”
Sayfa 21
Her alkış, her bakış içtenliğini yitirmiş, kirlenmiş.
Sayfa 350Kitabı okudu
Victor Hugo'nun Peygamberimiz (s.a.v) e yazdığı şiir
HZ.MUHAMMED Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında Durup su içen develeri izliyordu arada sırada Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu. Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı
Reklam
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.