İnsanlar kötülüğü, arzuları güçlü olduğundan değil, vicdanları zayıf olduğundan yaparlar.
Bireysellik ve Rekabet
Bireyselliğin temel ilkesi rekabettir. Herkes kendi çıkarını düşünür. Geriye kalanlar ise onun rakibidir. Sistem, çıkarların uyumu değil çatışması üzerine kuruludur ve bu düzende herkes konumunu mücadele ile başkalarını geriye iterek yahut başkalarınca itilerek alır. Sosyalistler bunu; herkesin herkesle rekabet ettiği, ekonomik ve ahlaki açıdan "kişisel ve ölümcül bir savaş" 8 ki öyle de denebilir) olarak adlandırmaktadır.
Sayfa 23 - KapraKitabı okuyor
Doğduğun ev kaderindir
Tüm belirleyici koşulların en güçlüsü ve ilki doğumdur. İnsanların büyük çoğunluğu içine doğduğu şeydir.
Sayfa 21 - KapraKitabı okuyor
Stockholm Sendromu
Boş, pervasız ve kötü yönetilen fakirler, mutlak adaletle baktıklarında durumlarından kendileri sorumlu görülürler. Oysa bu sınıf, maddi refah içinde doğanlar ve yüksek maaşa sahio olanlardan çok daha fazla ve ağır emek verir.
Sayfa 20 - KapraKitabı okuyor
Toplumsal Başarısızlık
Bir toplumda maddi yoksunluk ve ahlaki bozulma yaşayanların bedensel ihtiyaçları yalnızca vahşi yaratıkların yetinebileceği bir şekilde karşılanıyor yahut hiç karşılanmıyorsa bu salt toplumun suçu değil, pro tanto* (* eşit ölçü) olarak sosyal düzenin de bir başarısızlığıdır.
Sayfa 20 - KapraKitabı okuyor
Nietzsche
Kendisini paradoksal bir biçimde ve geleneksel okuru sarsmak amacıyla ifade etmekten hoşlanır. "İyi" ve "kötü" sözcüklerini olağan çağrışımlarıyla birlikte kullanıp, ardından "kötü"yü "iyi"ye tercih ettiğini söyleyerek okuru şaşırtır. İyinin ve Kötünün Ötesinde kitabı, aslında neyin iyi ve neyin kötü olduğu konusunda okurun görüşünü değiştirmeyi amaçlar; ama belli anlar hariç, “kötü" olanı övdüğünü ve "iyi" olanı yerdiğini iddia eder. Örneğin iyinin zaferini ve kötünün imhasını amaçlamayı bir görev saymanın yanlış olduğunu söyler; bu görüş İngilizdir, "kalın kafalı John Stuart Mill'e özgü"dür; John Stuart Mill'den özellikle tiksinir.
Sayfa 471Kitabı okudu
