istanbul şehri ağlıyor
şimdi gökler mecnun rüzgâr yolcu bulutlar şimdi yürek sarhoş kağıt sarhoş kalem sarhoş minareler elpençe divan durmaktan usanmış mavi yeşil neon lâmbaları bir sönüp bir yanıyor son tramvaylar fren çözüp uykuya doğru uzamış ve iliklerine kadar geçmiş efkâr istanbul şehri ağlıyor ben mehtabı içmişim gökyüzü içime akmış onlar anadan üryan ansızın
Sayfa 106 - Bilgi Yayınevi, 1995Kitabı okudu
"Türkler Anadolu'ya yağmacı olarak değil, işgal ettikleri yerlerin hakiki sahibi sıfatıyla geliyorlardı."
Sayfa 98 - J.SkylitzesKitabı okudu
Reklam
Merhaba Dünyanın ucunda bir gül açılmış Efil efil esen yele merhaba Karanlığın sonu bir ulu şafak Sarp kayadan geçen yola merhaba Gün be gün yüreğim ulu yalımda Engel tuzak kurmuş bekler yolumda Zulümlerde işkencede ölümde Bükülmeyen güce kola merhaba Acıda kahırda çekmiş geliyor Güneşten boşanmış kopmuş geliyor Bir ışık selidir sökmüş geliyor Nazım usta coşkun sele merhaba Alınacak Anadolu'nun öcü Yerde kalmıyacak çekilen acı Açıldı geliyor şafağın ucu Şu doğdu doğacak güne merhaba Selam olsun dört bir yana merhaba Akan kana düşen cana merhaba Hesap sorulacak güne merhaba Türküler söyleyen dile merhaba
"Merhaba Diogenes. Karşında duran Makedonya Prensi İskender'dir. Bana ne istediğini söyle, sana onu vermekten mutluluk duyacağım," dedi. Yaşlı adam dişsiz ağzını açtı: "Herhangi bir şey olabilir mi?" diye sordu titrek sesiyle. "Herhangi bir şey," dedi İskender. "Gölge etme, başka ihsan istemem." İskender hemen kenara çekilip bir mürit gibi onun ayaklarının dibine oturdu.
294 öğeden 321 ile 294 arasındakiler gösteriliyor.