Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gloin divanda oluş sebebi
“Halkımızın üzerine,” dedi Gloin, “bir huzursuzluk gölgesi düşeli çok yıllar oluyor. Bunun nereden geldiğini ilk başta fark edemedik. Kıyıda köşede fısıldaşmalar başladı: Bizim dar bir yere sıkıştp kaldığımız, daha geniş bir dünyada daha büyük zenginlikler ve ihtişam bulacağımız söyleniyordu. Bazılan kendi dilimizde Khazad-dûm dediğimiz,
"Hayır. Ama herhalde döve döve ezilir, veya eritilebilir." "Dene!" dedi Gandalf. "Hemen dene!" Frodo Yüzük'ü tekrar cebinden çıkartarak baktı. Şimdi sade ve pürüzsüz görünüyordu, görünürde işaret veya nişan yoktu. Altın son derece ince ve saf duruyordu; Frodo renginin ne kadar zengin ve güzel, halkasının ne kadar mükemmel olduğunu düşündü. Hayran olunası bir şey, tam anlamıyla kıymetli bir şeydi. Yüzüğü ateşin en sıcak yerine fırlatıp atmak niyetiyle cebinden çıkartmıştı. Fakat şimdi kendisini iyice zorlamadıkça bunu yapamayacağını fark ediyordu. Tereddütler içinde, Gandalf m ona anlattığı her şeyi hatırlamaya çalışarak Yüzük'ü elinde tarttı; sonra bir gayretle, sanki alacakmış gibi bir hareket yaptı fakat bir baktı ki, tekrar cebine geri koymuş. Gandalf acı acı güldü. "Gördün mü? Daha şimdiden, sen bile Frodo, onu ne kolay kolay bırakabiliyorsun, ne de yok etmeye gönlün var. Ve ben sana bunu 'yaptıramam' zor kullanırsam başka, bu da senin aklını sakatlar. Fakat Yüzük'ü sakatlamaya gelince, bu konuda zor kullanmak faydasız. Onu alıp ağır bir balyoz da indirsen, yüzükte bir iz bile bırakamazsın. O, ne senin, ne de benim ellerimle yok edilebilir.
Reklam
"Hayır. Ama herhalde döve döve ezilir, veya eritilebilir." "Dene!" dedi Gandalf. "Hemen dene!" Frodo Yüzük'ü tekrar cebinden çıkartarak baktı. Şimdi sade ve pürüzsüz görünüyordu, görünürde işaret veya nişan yoktu. Altın son derece ince ve saf duruyordu; Frodo renginin ne kadar zengin ve güzel, halkasının ne kadar mükemmel olduğunu düşündü. Hayran olunası bir şey, tam anlamıyla kıymetli bir şeydi. Yüzüğü ateşin en sıcak yerine fırlatıp atmak niyetiyle cebinden çıkartmıştı. Fakat şimdi kendisini iyice zorlamadıkça bunu yapamayacağını fark ediyordu. Tereddütler içinde, Gandalf m ona anlattığı her şeyi hatırlamaya çalışarak Yüzük'ü elinde tarttı; sonra bir gayretle, sanki alacakmış gibi bir hareket yaptı fakat bir baktı ki, tekrar cebine geri koymuş. Gandalf acı acı güldü. "Gördün mü? Daha şimdiden, sen bile Frodo, onu ne kolay kolay bırakabiliyorsun, ne de yok etmeye gönlün var. Ve ben sana bunu 'yaptıramam' zor kullanırsam başka, bu da senin aklını sakatlar. Fakat Yüzük'ü sakatlamaya gelince, bu konuda zor kullanmak faydasız. Onu alıp ağır bir balyoz da indirsen, yüzükte bir iz bile bırakamazsın. O, ne senin, ne de benim ellerimle yok edilebilir.
Yüzük'ün Bulunuşu
1-Hobbit'te de anlatılmış olduğu gibi, günün birinde Bilbo'nun kapısına Büyük Büyücü, Gri Gandalf çıkagelmişti, yanı sıra on üç cüce ile birlikte: Bunlar kralların soyundan Thorin Meşekalkan ile sürgündeki on iki arkadaşından başkası değildi. Onlarla birlikte yola koyulmuştu Bilbo bir Nisan sabahı, Shire Hesabına göre 1341 yılında, büyük
evlilik yüzüğü
860 yılında Papa I. Nikolas nişan yüzüğünün evlenme arzusunu bildirmek üzere takılmasının zorunlu olduğu kararını aldı. Evliliğin kutsallığının ve boşanma yasağının savunucusu olan Papa, evliliğin fedakarlık gerektirdiği savıyla altından başka yüzüğün de kabul edil­meyeceğini kararlaştırarak geleneğin kurucusu oldu. Yahudiler evlilik yüzüğünü işaret parmaklarına, Hintliler başpar­maklarına takıyorlardı. Yunanlar İÖ 3. yüzyılda "aşk damarı"nın üçüncü parmaktan geçip doğrudan kalbe ulaştığını keşfettiler. Baş­parmağın sayılmadığı bu hesabı Romalılar da benimsediler.
Ona armağan seçmek büyük bir sorun olmamıştı. Peşin parayla küçük bir elmas yüzük almıştım ona; bu karıma verdiğim ilk sahici mücevherdi. Bir nişan yüzüğü bile takmamıştım zamanında. Artık çok gerilerde kalan o yıllarda ikimizde bu tür burjuva saçmalıklarına inanmıyorduk. On yıl içinde değişmişti karım, bense zaten umursamıyordum. Bildiğim bir şey varsa bu armağanın onu mutlu edeceğiydi.
Sayfa 187 - E YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Parmağına yüzük takacağım bir kadın ona alyans dediği gün benden ayrı düşebilirdi. Nişan yüzüğü hattâ nikâh yüzüğü kelimelerinin ''şan,,lı veyâ mukaddes güzelliğini bu kadar çiy bir firenkçe ile değiştiren kadına elbette bağlanamazdım.
Yiğit, gelirsin nereden? Beyrek der iç Oğuz'dan. İç Oğuz'da Kimin nesisin? Pay Püre oğlu Bamsı Beyrek dedikleri benim. Kız "Peki ne yapmaya geldin Yiğit" dedi. Beyrek "Pay Biçen Bey'in bir kızı varmış, onu görmeye geldim" dedi. Kız " O öyle insan değildir ki sana görünsün, ama ben Banu Çiçek'in dadısıyım, gel şimdi seninle ava çıkalım, eğer senin atın benim atımı geçerse onun atını da geçersin, hem seninle ok atalım, beni geçersen onu da geçersin ve hem seninle güreşelim, beni yenersen onu da yenersin" dedi. Beyrek "Bu kıza yenilecek olursam, kudretli Oğuz içinde başıma kakınç yüzüme dokunç ederler" dedi. Gayrete geldi, kızım ince beline girdi, sarma taktı, arkası üzerine yere yıktı. Kız "Yiğit Pay Biçen'in kızı Banu Çiçek benim" dedi. Beyrek " Düğün kutlu olsun han kızı" diye parmağından altın yüzüğü çıkardı kızın parmağına geçirdi. "Aramızda bu nişan olsun Han kızı" dedi. " Mademki böyle oldu, hemen şimdi ileri atılmak gerek bey oğlu" dedi. Beyrek de "Ne olacak hanım, baş üzerine" dedi.
Bak..
"Bak!" Parmağındaki yüzüğü gösteriyordu Serap. "Nışanlı mısın?" "Hayır, nışan sağda olur, evlendim." "Ne zaman? Hiç haberim olmadı." "Ohoo.. Yedi sene önce." Hesap etti Ayşe. Yani yirmi bir yaşında mı evlenmişti Serap? "Ne kadar çabuk.. Acelen neydi?" "Çok seviyordum. Seviyordum da ne demekse, sanki şimdi sevmiyor muyum? Daha çok seviyorum, laf işte. O da bana aşık. Görsen, bir aradayken birbirimize sarılıp saatlerce öyle duruyoruz." Demek ki aşk bitmiyordu. Bitmeyebiliyordu İçine bir umut doldu " Güzel tabii. " " Bence hayatta en güzel şey biriyle birlikte olmak. Aşık olmak, bağlanmak.. "
Sayfa 75 - FeniksKitabı okudu
262 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.