Bir alışkanlığın bağımlısı olmayanlar bağımlılığın ne demek olduğunu bilmezler. Genellikle yaygın olanlar belli: Sigara ve kahve tiryakiliği gibi... Rakı ve esrar da bu türden fakat biraz daha şiddetli birer bağımlılıktır. Ahmet Nebil gibi bazıları da afyon, daha doğrusu morfin kullanırlar. Morfin son derece güçlü bir alışkanlık sayıldığından buna alışanlar alışkanlıkları ölçüsünde bu maddeyi vücutlarına şırınga etmezlerse âdeta yaşamazlar. Morfin bağımlılığı diğerleri gibi de değildir. Birdenbire terk edilemez. Yavaş yavaş miktarı azaltmak ister, aksi takdirde ölüm kaçınılmazdır.
Sayfa 28 - 1. Baskı: Eylül 2021 - Koç Üniversitesi Yayınları
Ahmet Nebil'i herkes tanır. O her şeye inandığı halde hiçbir şeye inanır gibi görünmek istemez, daima karşısındakine itiraz eder, yalnız çıkarını düşünür, bencil, bununla beraber hoşsohbet bir adamdır. Kendisinin bir hafiye olduğu rivayet edilirse de bunu destekleyecek hiçbir hadise duyulmamıştır. O falancanın adamıdır gibi, ismiyle beraber bağlı olduğu bir nüfuz sahibinin ismi anılmaz. Kısacası sazı sözü için aranır.
Sayfa 20 - 1. Baskı: Eylül 2021 - Koç Üniversitesi Yayınları
Reklam
Bâtıni bir kuvvetin etkisinde bu olayın gerçekleşip gerçekleşemeyeceği konusuna gelince Agâh Paşa'nın özellikle o gece Ahmet Nebil Bey ile aynı konu üzerine yaptığı tartışmanın da ispat edeceği gibi buna bir derece inandığı, fakat fazla inanmanın biraz safdillik olacağına kanaati herkesçe biliniyordu. Agâh Paşa kendisine bu münasebetle sorulan bir soruya cevaben Batı matematikçilerinden birinin pek meşhur olan sözlerini hatırlatıyordu: "Matematiğin sınırlarına dâhil olmayan meseleler için imkânsızlıktan bahsetmek tedbirsizlik olur."
Sayfa 36 - 1. Baskı: Eylül 2021 - Koç Üniversitesi Yayınları
ilk yıkım Servet-i Fünûn’un temsil ettiği cılız, cesaretsiz, imansız ve bitik bir gençliği hayata çıkardı. Mâi ve Siyah romanındaki Ahmet Cemil’in hasta varlığı, bir iman buhranının kurbanıdır. Onda artık ne Bedr’in aslanlarından, ne de Alpaslan’ın âleme rahmet taşıran ruhundan bir damla kalmıştır. Bu nesil, kendini inkâr ederek Batı’ya çevrilmek isterken, materyalizmin ve pozitivizmin çorak zemininde kendi kurbanlarını verdi. Yokluğuna inanmak için kendini zorlayan varlık, kendinden hakikate doğru yürümek kudretsizliğini duyunca, bizzat kendinin inkârında kurtuluşunu aradı. Fikret’in, tablosunu çizdiği yeis ve hüsran karanlığı içinde yetişen Baha Tevfik ve Ahmet Nebil gibi genç düşünürler, maddenin kendi kendisine yeterli oluşuna inanmak için zekâlarını zorlarken, Beşir Fuad genç yaşında intihar etti. Bu zavallılar, aklın tıkandığı bir çıkmazda buhran içinde yaşamayı, hakikatler semasında uçmaya tercih eden, iradesinin iktidarı tükenmiş bir gençliğin bedbaht önderleri oldular.
Sayfa 22
bu nesil, kendini inkâr ederek batı'ya çevrilmek isterken, materyalizmin ve pozitivizmin çorak zemininde kendi kurbanlarını verdi. yokluğuna inanmak için kendini zorlayan varlık, kendinden hakikate doğru yürümek kudretsizliğini duyunca, bizzat kendinin inkârında kurtuluşunu aradı. fikret'in, tablosunu çizdiği yeis ve hüsran karanlığı içinde yetişen baha tevfik ve ahmet nebil gibi genç düşünürler, maddenin kendi kendisine yeterli oluşuna inanmak için zekâlarını zorlarken, beşir fuad genç yaşında intihar etti. bu zavallılar, aklın tıkandığı bir çıkmazda buhran içinde yaşamayı, hakikatler semasında uçmayı tercih eden, iradesinin iktidarı tükenmiş bir gençliğin bedbaht önderleri oldular.
Baha Tevfik, Memduh Süleyman ve Ahmet Nebil'i, Meşrutiyet sonrası yazın hayatının felsefi silahşorları olarak adlandırmak yanlış olmayacaktır. Özellikle Baha Tevfik, Osmanlı toplumsal yapısında mevcut olmayan bir ferdiyetçilik akımı etrafında düşüncelerini sistemli hale getirecektir. Ona göre toplum ayrı ayrı bir birey, ferd haline gelmiş unsurların toplamından ibarettir ve ferdin özgürce geliştirdiği fikirler ancak toplumu geliştirebilecektir. Osmanlı toplumu uygar toplulukların arasında yerini almak istiyorsa; tarikat, cemaat sosyolojisinden kurtularak yerine ferdiyetçiliği ikame etmelidir.
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.