../o sordukça taş olup susardı nedense ve öteki o sustukça sorardı ve rengârenk boncuk dizileri saçılırdı sonra yerlere, gözyaşları dökülür, dökülen gözyaşlarının üstüne kıvılcım gibi parlayan öfkeli kelimeler düşer(di)..
Sevgisiz bir dünyanın yüreğimiz için ne anlamı olabilir? Işıksız bir oyuncak fenerden farksızdır! Feneri yakar yakmaz beyaz duvarın üzerinde rengarenk imgeler oluşur! Ancak geçici hayaller olsalar bile biz yinede küçük oğlanlar gibi karşılarına geçip bu büyülü görüntülere seviniriz, onlarla mutlu oluruz.
Reklam
Annem ve babam, bana karşı hiçbir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar. O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi, rengârenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim. En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı. Beyaz bir gelinlik... Beyaz, mutluluğun, aşkın ve bir gün kendi yuvamı kurabileceğimin müjdecisiydi. Bu evde kavuşamadığım huzura, kendi kurduğum yuvada sahip olacağıma gerçekten inanarak büyümüştüm.
Wilhelm, sevgisiz bir dünyanın yüreğimiz için ne anlamı olabilir? Işıksız bir oyuncak fenerden farksızdır! Feneri yakar yakmaz beyaz duvarın üzerinde rengarenk imgeler oluşur! Ancak geçici hayaller olsalar bile, biz yine de küçük oğlanlar gibi karşılarına geçip bu büyülü görüntülere seviniriz, onlarla mutlu oluruz.
Sayfa 56
Daha önce başka kimselere de insanların hayatının sadece bir rüya gibi geldiği olmuştur; benim de çevremde dolanıp duruyor bu duygu. İnsanların faal ve araştırmacı güçlerinin, içine hapsedildikleri kısıtlayıcı engellere baktıkça; bütün çaba ve gayretlerimizin, zavallı varlığımızı uzatmanın ötesinde bir hedefi bulunmayan ihtiyaçlarımızın giderilmesini sağlamaya yönelik olduğunu ve sonra, insanın, aralarında tutsak olarak oturduğu duvarları rengârenk şekillerle, berrak, aydınlık umutlarla boyadığı için hayaller içinde bir boyun eğmeden başka bir şey olmayan -(sadece) belirli noktalar üzerinde yoğunlaşmış- araştırmaları iç rahatlığıyla sürdürüşümüzü gördükçe, bütün bunlar, Wilhelm, beni suskunlaştırıyor. İçime dönüp kapanıyorum ve (orada) bir dünya buluyorum! Bir kez daha, canlandırmanın (resimle göstermenin), canlı günün içinde bulunduğumdan daha fazla sezgi ve karanlık arzu (içinde buluyorum.) Ve orada her şey duyularımın ve algılarımın önünde yüzüp duruyor ve ben de öyle hayaller kurmayı sürdürerek dünyaya gülümsüyorum.
Bir zamanlar patlak gözlü eşeklerin kuyruklarını sallaya sallaya anırdığı noktada bugün düdüklü balonlar var, dedim kendi kendime, kocaman karınlı öküzlerle ineklerin geniş geniş geviş getirdiği noktada naylon kediler, bebekler ve atlar var... Tezek yığınlarının yerinde de rengârenk şekerler çikolatalar bisküviler... Derken, naylondan yapılmış atlar çoğaldıkça yeryüzündeki gerçek atların yavaş yavaş nalları dikip azaldığını düşündüm.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
74 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.