"Eğer istemiyorsan hemen gelmene gerek yok," dedi Frodo. "Ama biliyorsun Babalık yakınlarda, sonra Dulhanım Gurultu ona gayet iyi bakar." "Mesele o değil Bay Frodo," dedi Sam ve kıpkırmızı kesildi. "Ee, ne öyleyse?" "Gül, Gül Pamuk," dedi Sam. "Belli ki benim dışarılara gitmemden hiç
Jerry altı aylık yuvru bir köpekti. Bir akşam üstü sahibi tarafından küçük kıyı kenti Meringe'de bir sandala bindirilirken başını çevirip iskeledeki ailesine baktı. Annesi Biddy'nin çok üzüldüğü zamanlarda donuk gözlerle bakıp iç çektiğini görmüştü. Şimdide derin derin iç çekiyordu.
Reklam
... gemiye binişini seyrederken ve ayrılış için bütün hazırlıklar yapılırken, Merry ile Pippin çıkageldiler. Pippin gözyaşları arasında güldü. " Daha önce de bizi atlatmaya çalışmış ama becerememiştin Frodo," dedi, " Bu kez neredeyse başaracaktın da, ama yine olmadı. Gerçi bu kez de seni ele veren Sam değil de Gandalf'ın ta kendisi oldu!" " Evet," dedi Gandalf ;"çünkü geriye bir kişi dönmektense üç kişi dönmek daha kolay. Evet, işte sevgili dostlar sonunda burada, Deniz'in kıyılarında Orta Dünya'daki yol arkadaşlığımız bitiyor. Barışla gidesiniz! Ağlamayın, demeyeceğim; çünkü bütün gözyaşları kötü değildir." Sonra Frodo Merry ile Pippin'i ve son olarak da Sam'i öptü ve gemiye bindi; yelkenleri açıldı, rüzgar esti ve gemi yavaş yavaş uzun gri haliçten kaydı; Frodo'nun taşıdığı Galadriel'in şişeciği pırıldayarak gözden kayboldu. Ve gemi Yüksek Deniz'e çıktı ve sonunda yağmurlu bir gecede Frodo havada tatlı bir koku alıp su üzerinden bir şarkı sesi duyuncaya kadar Batı'ya gitti. O zaman ona, tıpkı Bombadil'in evinde gördüğü rüyadaki gibi gri yağmur perdesi, gümüşten bir cama dönüşüp kalkmış gibi geldi ve o zaman süratle atan bir şafakta ak sahilleri ve gerisindeki yemyeşil toprakları gördü.
Sayfa 348Kitabı okudu
“Titanlar, tanrılar ve biz kılsız insanlar, hepimiz aynı malzemeden yapılmışız. Uzak yıldızların tozundan... Bu yüzden Teus ve Zeus, “January ve ben, hepimiz kuzeniz. Seninle de öyle, sevgili okuyucu.”
“Bizim için kendi güçsüzlüğümüzün yarattığı o huzur dolu koşullar arasında, bizlerden bir derece aşağıda, bu yuvarlak dünyanın üstünde bulunan yüzde doksan dokuz onda dokuzumuz için; ancak bir kaçımızın eğitilmiş hayvanlara uyguladığı, geri kalanımızın işkenceyi, yeryüzünden kaldırmak için kolaylıkla üstesinden gelebileceğimiz, bir başka şey kalıyor geriye. Çok kolay... Herhangi bir eğlence yerinde ya da sirkte, cambazhanede, tiyatroda, hiçbir zaman hiçbir şey düşünmek zorunda kalmayacağız. Ama öyle bir gösteri başlarken, tam o anda; hemen yerimizden kalkıp dışarı çıkmak, bir yürüyüş yaparak, bir parça temiz hava almak, sonra da gösteri bitince, dönüp programın kalan kısmını izlemekle, böyle bir gösteriye karşı olduğumuzu güzelce anlatabiliriz. Yapacağımız, elimizden gelirse yaptıracağımız tek şey, bütün eğitilmiş hayvan programlarını genel eğlence plâtformlarından kaldırmak... Yöneticilere halkın böyle gösterilere ilgi duymadıklarını anlatmak. Ve bir gün gelecek, yönetici, izleyicilerine böylesi gösteriler sunmaktan vazgeçecektir.” Mişel’in en kaygılı günlerinde bile hiç durmadan yollara düşüp birilerini aradığını biliyordu Villa ile Harley Kennan... Aklından geçenler yalnızca bu oluyordu:”
Çocuklardan Tanrı’ya Mektuplar
Eric Marshall ve Stuart Hample (2001), Çocuklardan Tanrı’ya Mektuplar isimli çalışmalarında, çocuklardan Tanrı’ya mektuplar yazmalarını istemişler. Aynı isimli kitaplarında bu mektuplardan seçme ifadelere yer vermişlerdir: -Geçen hafta New York’a gittiğimizde Saint Patrick Kilisesi’ni gördüm. Bayağı güzel bir evde oturuyorsun. (Frank) - Eğer ben Tanrı olsaydım, bu kadar iyi olmazdım. Bunu aklından çıkarma. (Michelle) - Canım Tanrı, kucaklaşmayı sen mi buldun? Çok güzel bir şey. (Brenda) - Sevgili Tanrı, niçin hiç televizyona çıkmıyorsun? (Kim) - Öğretmen; günlerin önce kısaldığını, sonra uzadığını söyledi. Artık bir karar vermelisi. (Mindy) - Eğer öldükten sonra yaşayacaksak, niye öldürüyorsun? (John) - Yeni öyküler yazar mısın? Yazdıklarının hepsini okuyup bitirdik ve yeniden başa döndük. (Terry) - Sevgili Tanrı, kitabını okudum ve çok beğendim. O kadar fikir nereden aklına geldi? (John) - Niçin daha sonra yeni hayvanlar bulup göndermedin? Hala eskileri ortada dönüp dolaşıyor. (Johny) - Şu her gün ezip durduğum karıncaların umarım sence bir önemi yoktur. (Alis) - Gönderdiğin bebeği geri almazsan odamı temizlemem. (Joy) - Eğer hiç kimse bilmeyecekse, iyi olmanın ne yararı var? (Mark) - Bir kere kar yağdırdın, okul kapandı. Bir daha yapsana. (Guy)
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
68 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.