1- Tarih Kitapları 2- Türk Kültür ve Tarihine Ait Kaynaklar
1- Tarih Kitapları Bu başlık altında başta Safeviler olmak üzere, Şia devlet ve h nedanların tarihini anlatan eserleri ve bu devlet/hanedanlara resmi belgeleri sıralayabiliriz. Özellikle Safeviler dönemine tutan çok sayıda Farsça eser, günümüz Aleviliğini anlamamıza yardımcı olacaktır. 2-Türk Kültür ve Tarihine Ait Kaynaklar Alevîlik, Türk kültürünün baskın olduğu ve eski Türk kültürünü İslâmî formlar içinde günümüze taşımış bir kurumdur. Ozanlık geleneği başta olmak üzere, Türkçenin yaşatılmasında hatta yüksek bir edebiyat dili haline getirilmesinde Alevîliğin katkısı yadsınmaz bir gerçektir. Doğal olarak İslâm öncesi Türk tarih ve kültürüne ait kaynaklar, Türk kültür dairesinde şekillenen Alevîliği anlamamızda büyük kolaylıklar sağlayacaktır.
Sayfa 40 - KRİPTOKitabı okudu
URUM ERENLERİ Türkistan erenleri Horasan erenleri Urum erenleri
Alevîliği oluşturan, taşıyan ve yayan üç temel zümre karşımıza çıkmaktadır. Bunlar sırasıyla; Türkistan erenleri, Horasan erenleri, Urum erenleridir. Bu üç zümrenin sıralanış şekli, Türklerin Türkistan’dan çıkarak Horasan üzerinden Türkiye'ye gelmelerini sembolize etmesi bakımından önemlidir. Türkistan erenleri, Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî etrafında oluşan ve Türkistan'da İslâm'ın yayılmasına ön ayak olan erken Türk sufilik geleneğini temsil eder. Aktarımlara göre bunların sayısı 99 bindir.
Sayfa 124 - KRİPTOKitabı okudu
Reklam
OCAKLAR [Atamızın yaktığı ocak]
Alevî toplumu esas itibariyle iki ana tabakadan oluşur. Bunlardan birincisi "ocakzâdeler" yani Hz. Muhammed'in soyundan gelen geniş aileler; ikincisi ise herhangi bir kutsal soyla bağı bulunmayan "talipler”dir. Hem ocakzâdeler ve hem de talipler, genel olarak aşiretler ve boylar şeklinde örgütlenmişlerdir. Ocakzâdelerin yaygın ortak unvanı “dede"dir; bunun yanında “baba” olarak anıldıkları bölgeler de vardır. Ocakzâdelerin kadınlarına ise "ana" denir. Ocak sistemi olarak bilinen bu toplumsal yapı Alevîliği klasik tarikatlardan ayıran en önemli özelliğidir. Klasik tarikatlar, din görevlileri için soy gütmezken Alevîlerde soy esastır. Alevîlikte Hz. Muhammed'in soyundan geldiğine inanılan kutsal ailelere "ocak"; bu ocaklara mensup olanlara "ocakzâde" adı verilir. Alevî ocaklarının oluşumu, büyük ihtimalle, İslâm imparatorluğunun uzak bölgelerine sürülen seyyitlerin Horasan'da Türk kitlelerin arasına karışması ile teşkil etmeye başlamıştır.
Sayfa 97 - KRİPTOKitabı okudu
Kültür
Günümüzde bazı çevreler tarafından Nusayrîler için "Arap Alevîliği” adı kullanılmaktadır. Ancak bu doğru bir kullanım değildir. Son dönemlerde Türkiye'de yaşayan Nusayrîler, Türk Aleviliğine eklemlense bile, esas itibariyle Nusayrîlik, Şiîlik içinde oluşan başka bir koldur. Türkiye ve çevre coğrafyada Zazaca ve Kurmançça konuşan bazı Alevî kitleler vardır ve bunların çok büyük bir kısmı Osmanlı arşiv belgelerinde Türkmen olarak kaydedilmiştir. İbadet dili Türkçe olan bu kitlelerin yaşlıları ağız birliği etmişçesine Horasanʼdan geldiklerini ve Türk olduklarını söylemektedirler. Kaldı ki bu aşiretlerin dip kültürüne bakıldığında, tamamen Türk kültürünü yaşattıkları görülmektedir. Yapılan güncel çalışmalarda bu aşiretlerin Osmanlı döneminde Zazaca ve Kurmançça öğrenen Türkmen aşiretleri olduğu tespit edilmiştir. Özetle, Alevîlik inancı içinde yer alan ve Türk soylu olmayan gruplar Arnavutlar ile Romanlardır.
Sayfa 86 - KRİPTOKitabı okudu
1990'ların başından bu yana, Türkiye'de Bektaşilik ve Aleviliğin inanç kökenieri ve temellerinin tarihsel arkaplanı hakkında, Bektaşi ve Alevi kesime mensup bazı yazarların da dahil olduğu, özellikle popüler nitelikli yayınlarda, birbiriyle çelişen değişik görüşler, hipotezler ortaya atıldı. Bu yazarlardan bir kısmı, Aleviliğin temeli olarak antik Anadolu kültür ve inançlarına ağırlık verirken,2 bir başka kısmı Mezopotamya din ve kültürünü öne çıkarıyordu.3 Daha sonra Kürt kökenli bazı Alevt yazarlan ise, yaptıkları popüler yayınlarda, Zerdüşlilik ve Mazdekizm gibi eski lran dinlerini Aleviliğin temeli olarak alıyorlar, dolayısıyla Aleviliğin Türk kökenli değil, Kürt kökenli olduğunu delaylı yoldan ispata çahşıyorlardı. Ama bütün bunlar arasında, eski Türk inanç ve kültürlerinden, dinlerinden gelen katkıların önemi ve rolü neredeyse yok sayılacak kadar dikkate alınmıyordu. Bugün şurası bir gerçektir ki, Türkiye Aleviliği yalnızca Türkler'den ibaret değildir. Onlar kadar olmasa da ihmal edilemeyecek sayıda Kürt Alevileri de vardır. Ama Alevilik ve Bektaşilik münhasıran Kürtler'in yarattığı bir olgu değildir. Kitap okunduğu zaman bu olgu çok açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Irene Melikoff-Gerçek Bir Alime
"...Cem ayinlerini izledi.Anadolu Aleviliği'nin bilinmeyen yanlarına baktı,tarihi malzemeyi kullandı.Bizdeki Bektaşilik,Alevilik,Babailik gibi sahaların yetkin araştırmacısı olan tarihçi Ahmet Yaşar Ocak da Strasbourg Üniversitesi'nde onun yanında yetişmiştir.İkisi Fuat Köprülü'den beri,Anadolu Aleviliği ile Şiilik arasındaki farkları sarahatle ortaya koymak gibi bazı yeni açılımlar yaptılar. Irene Melikoff sadece etrafındaki Türk öğrencilere Avrupa'da yaşayan Alevi aşık ve sofulara değil,başı derde giren ve sokakta kalan Türk işçi ailelere bile yardım etmekle tanınır.Bir ara damadı merhum Kasım Yeşilgül ile birlikte bu işe kendilerini hasretmişlerdi..."
Sayfa 224 - TimaşKitabı okudu
Reklam
138 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.