Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendisi ilk yaz toplantısında öğretmenlere hitaben şunları dile getirmiştir: "Değerli dostlar, işinizin ne kadar ağır olduğunun farkındayım. Ücra bölgelerde, sizlerin emeğine değer vermeyen cahil insanların arasında hangi şartlarda yaşadığınızdan haberdarım. Maddi zorluklar çektiğinizi de biliyorum. Ama yapacak bir şeyimiz yok. Şunu
Sayfa 91
Günümüzde üniformalar niçin haki renkte? Napolyon savaşlarına kadar, askeri üniformalar çok renkli ve gösterişli idi. Ancak savaş teknolojisi geliştikçe bunun da bazı sakıncaları ortaya çıkmaya başladı. Kılıç ve kalkanla yapılan savaşlarda gösterişli üniformalar düşmanda moral bozukluğu yaratıyordu ama ateşli silahlar bulununca, bu parlak ve renkli giysiler uzaktan iyi bir hedef olmaya başladı. Bugün askerler savaşa en uygun sadelikte giyinerek giderler ve sadece gerekli teçhizatı taşırlar. Üniformalardaki haki renk ise ilk kez İngilizler tarafından 1850'li yıllarda Hindistan'da kullanılmaya başlanmıştır. Britanya ordusundan Hary Lumsden İngiliz askerlerinin beyaz üniformaları nedeni ile kolay hedef olduklarını fark edince, üniformaların üzerine toz ve çamur sürerek ve biraz da çay ile boyayarak renklerini gölgeli kahverengine dönüştürmüş ve giysilerin rengini araziye uydurmaya çalışmıştır. Toprak rengine benzeyen bu üniformalara Hintçe toprak rengi anlamına gelen 'Khaki' adı verilmiş ve Türkçe'ye de 'haki' olarak geçmiştir.
Reklam
Bu memlekette kadınların kadınlarla ilişkilerinde tuhaf bir çelişki var sanki. Bir yandan bakıyorum, geleneksel aile yapılarında kadınlar birbirine ne çok destek oluyor. Bir kadın dışarıda çalışırken onun çocuklarını anneanne, babaanne ya da teyzeler büyütüyor. Söylediklerim uzaktan yapılmış bir gözlemden ibaret değil. Ben de böyle büyüdüm, annem çalışırken anneannem tarafından yetiştirildim bir dönem. Çocukluğumun Ankarası'ndan kalmış izlerdir, komşu kadınların, akraba kadınların sessiz ve derin dayanışma ağları... Demek ki istediklerinde kadınlar birbirlerini pekâlâ idare ediyorlar, birbirlerine kol kanat geriyorlar. Ama ne hikmetse, geleneksel ortamlarda mevcut olan bu dayanışma modern mekânlara girildiğinde kayboluyor. Medyada, sanatta, edebiyatta, akademide, iş dünyasında, bürokraside, kadınlar kadınlara, bırakın destek vermeyi, fena halde köstek oluyor. Bir kadına yönelik en hırçın ve acımasız eleştirileri bakıyorum gene kadınlar yöneltiyor. Halbuki zannedersiniz ki kadınların eğitim seviyesi arttıkça, maddi durumları düzeldikçe hemcinslerine karşı daha duyarlı olur. Ne yazık ki resim bunun tam tersini gösteriyor. Nedir acaba eğitimli ve modern kadınların birbirleriyle alıp veremedikleri?
Yapılacak bir işimiz var, Altınay, dedi. Bu fidanları senin için getirdim. simdi onları birlikte dikeceğiz. Onlar büyüyüp güçlendikçe sen de büyüyüp güçlenecek, dünyanın en iyi kadını olacaksın. Temiz bir yüreğin, sağlam bir kafan var. Bilgin olacaksın sen; evet adım gibi biliyorum, bilgin olacaksın. Bu fidanlar da senin gibi genç, senin gibi ince. Onları kendi ellerimizle dikelim, Altınay. Okumak sana mutluluk getirsin, benim sevgili yıldızım... Fidanlar benim boyumdaydı; mavimsi gövdeleri vardı. Onları tam dikmiştik ki, incecik yapraklara dokunarak, hayat vererek bir rüzgar esti dağlardan. Yapraklar titredi, kavaklar salındı. Gerileyerek, sevinçle: Bak, ne güzel! dedi Duysen. su ilerideki kaynaktan bir de su yolu açarız buraya. Göreceksin, kocaman olacaklar! Bu tepede iki karides gibi, yan yana duracaklar. iyi insanlar, onları uzaktan gördükçe sevinecek. Hayat da daha değişik olacak o zaman, Altınay. Önümüzde güzel günler var...
Jarvinen, Okunen ve Gulbe Nasıl Kral Oldular? Reçel Kralı Jarvinen anlatıyor... Ben önceleri yoksul bir sokak çocuğuydum. Şimdi ise yurdumuz için büyük ve iyi bir güç olduğumu söyleyebilirim. Ben bu konumumu kime borçluyum? Tesadüfen dinlediğim bir konferansa değil mi? Daha önce de söylemiştim. Küçük dükkânımda kurabiye ve
Günyol, uzaktan kendilerine bakan öğrencilerden birkaçını yanı- na çağırdı: “Bizim kim olduğumuzu biliyor musunuz?” diye sordu. “Eskiden burada okumuşsunuz,” dedi çocuklardan biri. Talip Apaydın düzeltti hemen: “Okuyan biziz. Vedat Bey hocamızdı,” dedi. Günyol, “anket”i sürdürdü: “Hiç Hasan Âli Yücel adını duydunuz mu?” Duymuşlardı. “Neci
Geri129
300 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.