Hissettiklerini düşünmeyi bilmeyenler, bırakalım dilbilgisine uysunlar. İfadelerine hâkim olanlar ise tam tersine, dilbilgisinden kendi bildikleri gibi yararlansınlar.
Ne olduğunu söyleyebilen her insan, kendi çapında Roma imparatorudur. Fena ünvan değil doğrusu; insan olmak, kendini var etmesini bilmektir.
Tanıdığım ya da ismen bildiğim onca insanın ürettiklerini ya da en azından bitmiş, belli bir hacme ulaşmış düşündüğümde, belli belirsiz bir kıskançlık uyanıyor içimde, küçümsemeyle karışık bir hayranlık, karmaşık duyguların yarattığı tutarsız bir melankoli.
Herhangi bir şeyi gerçekleştirip bitirmek, bir sonuca ulaştırmak (ister iyi, ister kötü – hem zaten sonuçlar hiçbir zaman tamamen iyi değilse de,
genellikle salt kötü de olmaz), evet, tamamlanmış bir şey ortaya koymak denince en yoğun hissettiğim duygu, kıskançlık. Bir çocuğa benzetebiliriz bunu: Bu şey her insan gibi kusurlu, ama bize ait, tıpkı çocuklarımız gibi.