Kendini bir müzede hayal etmeni istiyorum. Kocaman bir ahşap kapının önündesin ve bu kapı, tüm ihtişamıyla karşında duruyor. Müzenin bu ağır ve heybetli kapısını aralıyorsun ve eskimiş ahşap kokusu karşılıyor seni içeride. Bu müzede, çok eski zamanlara ait resimler var. Şimdi seninle birlikte, o müzeyi gezeceğiz. Müzenin içinde geçmişindeki mutsuz
'BEN' LEKESİ
Çarşambaydı. Ya da cumartesi. Hatırlamıyorum. Kıştı ama. Kirpiklerim üşüyordu. Asansörde karşılaştık onunla. Daha doğrusu, son anda kendini içeri attı aceleyle. Başka bir numaraya basmadı. Aynı kata çıkıyorduk demek ki. Kızıldı saçları. Toz gibi uçuşuyordu. Biraz ürkek, çekildi bir köşeye. Dokunsan kanatları dağılıverecek bir kelebeği
Reklam
Deliğin en dibine düşmüş gibiyim, aşırı derecede acı çekiyorum ve tüm hayat enerjim tükenmiş durumda. İçimi yakıp kavuran bir ateş var ve ne yaparsam yapayım söndüremiyorum. Gözlerimdeki yaşlar sel olmuş, yüreğimdeki yara her geçen gün derinleşiyor. İçimde bir fırtına kopuyor, feryatlarımı duyan yok. Hayatın benim için ne kadar acımasız olduğunu
Zamanda yetmiyor azizim !!
Zaman dar ve ömrüm bu dünya telaşesine yetmeyecek kadar çok az.Bu minvalde yürürken ne sağıma ne de soluma bakmadan ben varım diyecek nesile gidiyorum azizim . Dik duran, hızlı yürüyen ,hızlı konuşan ,az uyuyan ,çok çalışan ,kendine güvenen, el ne der putunu yıkmış , yılkı atının yularından tutmuş , ufka doğru heyecanla dört nala giden bir gençlik var hayalimde azizim . Gurbeti Allaha olan uzaklık görmüş , kem kümleri acitasyonları bir kenara bırakmış , ah vah diyen hocalardan bıkmış , şeytanın vesveseleri ,sırtında kambur olmuş gençliğin ; dirilişine şahit olmak istiyorum azizim . Ben bu yolunun yolcusu , bu ufkun bekçisi , gözlerinde heyecanı gördüğüm gençliğin delisiyim . Ey mezarının başına üşüşmüş dolunayı bekleyen aynalı dede ! Bu kadar beklediğin yetmedi mi ? Hayıflanıp durduğun bahanelerden damarlarından kalbine giden yollar tıkandı artık . Bırak o yoluna çıkan avucunda biriktirdiğin çakıl taşlarını . At bir köşeye kalk yerinden ve yola çık . Gecenin karanlığını delip geçen dolunay misali Kararmış kalbini aydınlatsın diye beklediğin yarınlara … yola çık azizim … yola çık …
Hayata dair
Kapısından içeri girdin mi hayat denen bu kavganın anlarsın dünyayı felaket mektebine çevirdiklerini . Yol kenarında yatan kardeşinin sırtına basıp atlarsın karşıya . Düşene bakmaya vaktin yoktur . Zaten insanların , insanlık diye derdi yoktur.Hayatına anlam veren şeylerin yitip gittiği zaman , hep kasılıp kalır bu beden bu defa bizi kasan
Bana göre En Güzel Günaydın İletisi. :)
Hayat çok kısa yerinde durma yaşa! Koş dönme boşa, boşuna dönme paşa.  Gül güneşte gülmese dünyada ağlasa. Sen pozitif enerji takıl haykır senvincini dağlara.  Kendini hiç bağlama kötü yollara. Her nefes sana hediye gerek yok ki boğmaya. Yok olmaya terk edilme gir ortama reddedilme.  Sen seninle arkadaş ol mutluluk bak ellerinde  Kırma hiç
Reklam
ELLERİ VAR ÖZGÜRLÜĞÜN 1 Köpürerek koşuyordu atlarımız Durgun denize doğru. 2 Bu uçuş, güvercindeki, Özgürlük sevinci mi ne!
ELLERİ VAR ÖZGÜRLÜĞÜN
‘’Köpürerek koşuyordu atlarımız Durgun denize doğru. Bu uçuş, güvercindeki, Özgürlük sevinci mi ne! Düşünmek yasak, İşgücünü savunmak yasak! … Elleri var özgürlüğün, Gözleri, ayakları; Silmek için kanlı teri, Bakmak için yarınlara, Eşitliğe doğru giden. … Özgürlük sevgisi bu, İnsan kapılmayagörsün bir kez; Bir urba ki eskimez, Bir düş ki gerçekten daha doğru’’
Oktay Rifat
Oktay Rifat
Bir İntihardan 24 Saat Önce
... Sabah olmuştu bir kez daha, oysaki olmasını hiç istememişti. Gece boyunca ağlamıştı Aleda, dualar etmişti tanrıya, tanrım bu gecenin sabahı görmek istemiyorum. Görünce daha çok kırılacak gibi hissediyorum, lütfen tanrım, yalvarıyorum sana, bana bir sabah güneşini daha gösterme. Olmamıştı yine, daha önce ettiği bütün dualar gibi bu da kabul
Oktay Rifat - Elleri Var Özgürlüğün
Köpürerek koşuyordu atlarımız Durgun denize doğru. Bu uçuş, güvercindeki, Özgürlük sevinci mi ne! Öpüşmek yasaktı, bilir misiniz, Düşünmek yasak,
177 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.