Hakkında hiç araştırma yapmadan okuduğuma pişman olduğum kitap. Kapağını açıp okumaya başladığımda gelmiş geçmiş en dişe dokunur ateizm argümanlarını okuyacağımı sandım.
Önce beğenmedim, umduğumu bulamadım diye. Sonra şiirsel üslûbunu yadırgadım yine beğenmedim. Üslûbundan soyutladım kendimi, fikirlerine odaklandım, tekrar beğenmedim. Tam anlamıyla deli saçması. Öyle ki kitapta bahsi geçen öldü dediği tanrısının kemiklerini sızlatır!
Bana öğrettiği iki şeyden biri Nietzsche’nin ateist değil yobaz bir deist olduğu. Diğeri ise -öğrettiği değil de düşündürdüğü şey diyelim- fantastik inanç sapmalarının her dönemde, her coğrafyada, her dinde birbirlerinin benzeri olduğu.
Budizm’de tanrıya ulaşıp sonsuz olmak: NİRVANA; İslam’dan bozma tasavvuf ekolünde tanrıya karışıp nefsin yok olması: FENAFİLLAH; ya da “zerdüşt”ün dediği gibi tanrılık makamına erip tanrının ölmesi: ÜBERMAN. Bunlar hep aynı radikal sapkınlıkların birer izdüşümü.