Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Herkese yeniden merhabaaa! Bugün Centilmen Piç serisinin ilk kitabı olan Locke Lamora'nın Yalanları'nın incelemesiyle geldiim.
Nereden, nasıl başlayacağımı inanın ki bilmiyorum. Ben böyle titiz bir kurguyla yazılmış bir kitap okumadım sanırım. Çok akıcı, çok akıllıca yazılmış bir kitap. Kurgu muazzam. Kitabı bitirdiğimde tek bir soru işareti bile
Lirik prensesten sanat denemeleri
Yazarın yurt dışındayken Turkiye'deki dergilere yazdığı, dünya edebiyatıyla, sinema ve tiyatroyla kurduğu ilişkiyi kendi edebiyatı içinden yorumladığı yazılardan oluşan kitap, yazarın iç dünyasını takip eden tutkun okurları için yeni bir ışık sağlıyor. #çocukluğumunsoğukgeceleri ve #yaşamınucunayolculuk 'un yazarından yine yaşamla ve ölümle
Halk Kahramanı
Yaşar Kemal’i edebiyat dünyamıza kazandıran ve aynı zamanda yazarın en önemli eseri. İlk olarak film senaryosu olarak yazılmaya başlanıp, anlaşmazlık çıkması üzerine roman olarak tamamlanan bir baş yapıt. Aslında roman yerine destan demek daha doğru. Zira İnce Memed hiç yaşamamış olmasına rağmen bir destandır Anadolu insanı için.
Neden bu eser bu
GERİ KALMIŞLIĞIMIZ, ÇÖKÜŞ VE BERKES İLE İLGİLİ BİR İNCELEME
Öncelikle Niyazi Berkes gibi bu kadar değerli bir insanımızı bu kadar geç tanımış olmaktan dolayı kendi adıma, sonra da onu vatanını terke zorladığımız için ülkem adına utandım ve üzüldüm.
Berkes bu araştırma incelme kitabında Osmanlı ve tüm İslam âleminde geri kalış ve çağa ayak uyduramamanın altında yatan en önemli sebebi şu şekilde izah eder:
Hakan Günday bu kitabı 23 yaşında yayımlamış. 533 sayfa dolu dolu kurgu, hayalgücü ve yaratıcılık.. O yaşta birinin bu kadar derin cümleler kurması, bu karmaşık kurgunun altından kalkması gerçekten büyük bir başarı.
Gelelim kitabımızın konusuna;
Kinyas ve Kayra birbirine yakın iki insan. Onları birbirine yaklaştıran şey, ikisi dışındaki dünyadan oldukça uzak olmaları. 20’li yaşların başındaki çoğu insan gibi birlikte evden kaçmak, içmek, büyük soygunlara karışmak hatta dünyayı ele geçirmek gibi planları var. Eğer sınavlardan bunalıp, tek gidiş biletle her şeyden uzaklaşmak istiyorsanız, Hakan Günday özellikle sizin için yazmış diyebiliriz. Ama bu kitap kesnlikle herkes için değil. Toplum kurallarına bağlı, hayatını ahlak, düzen gibi kavramlar üzerine inşa etmiş olanlar bu iki genci rahatsız edici bulacaklardır.
Ben kitabın ilk yarısında bolca okuduğum cinayet, soygun, intihar eylemlerinden biraz yoruldum. Ama kitabın ikinci yarısından sonra bu iki dünyadan uzak adamın sonları gittikçe daha çok ilgimi çekmeye başladı.
Kitabın sonunda bu iki kahramanın bir kazananı bir de kaybedeni olacak. Merak edenler için iyi okumalar :)
Puanım: 8/10
Locke Lamora’nın Yalanları, adını sık sık duyduğum Centilmen Piç serisinin ilk kitabıydı. Kitabı okumaya başlamadan önce Locke Lamora’nın fazlasıyla güçlü ve abartılmış bir karakter olacağını sanıyordum lakin okumaya başlar başlamaz aslında beklediğimden çok daha sönük bir karakter olduğunu fark ettim — ve bu fazlasıyla hoşuma gitti! Gerçekten sönük olmadığı tek konu yalan söylemekti ve yalanları beni kendine hayran bıraktı. Kitap isminin hakkını veriyor.
Kitap grimdark bir romandı, yani karakterlerin hiçbiri “çok iyi, saf iyiliği temsil ediyor, dürüst” diyebileceğimiz türden değildi. Hikaye de entrikayla yönetilen Camorr şehrinde geçiyor zaten. Locke Lamora da kötülerin iyisi denebilecek türde bir karakter. Kitap Locke’a çok odaklı dursa da aslında Centilmen Piçler sadece ondan oluşmuyor, yanında beraberce hırsızlık yaptığı güzel bir ekibi de var. Bunlar öyle hırsızlar ki, sadece çalmaktan zevk alıyor ve çaldıklarını neye harcayacaklarını dahi bilmiyorlar. Camorr şehrindeki soylulardan çalıp o paraları da yeni soygunlar yapmaya harcıyorlar. Bu kitapta, yepyeni ve dahiyane bir soyguna girişiyorlar fakat soygun bekledikleri kadar basit geçmiyor ve işler oldukça karışıyor. Yalanlar yeni yalanları getiriyor ve Locke yalanları kontrol etmeyi gerçekten iyi biliyor.
Uzun lafın kısası, her ne kadar başta fantastik ögeleri eksik bulmuş, sonraysa da Bağlıbüyücü denen büyücüleri abartılı bulmuş da olsam, kitabın verdiği hava gerçekten güzeldi. Kitabı kurgudan ziyade karakter odaklı buldum. Olaylardan çok Locke’un olaylara karşı ne yaptığıyla ilgileniyordum ve bu yüzden büyük keyif aldım sanırım.
486 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
..... Ba-yıl-dım....
Arka kapak yazısı
Harry Rawlins, yirmi yıl boyunca olay yaratan ve gün yüzüne çıkarılamayan soygunların arkasındaki beyin olmuştur.. Bir para transfer aracına düzenleyeceği silahlı soygun onun en büyük vurgunu olacaktır.,ne var ki işler ters gider ve Harry ile beraberindeki üç kişi ölür.. Harry'nin dul kalan karısı Dolly'nin üç seçeneği vardır.. Harry'nin tüm soygun planlarını ve suç ortaklarını kaydettiği gizli defterlerini polise vermek, peşine düşen diğer çete üyelerine defterleri satmak veya işin başına geçmek... Dolly, patron olmayı seçecek ve diğer dullarla birlikte yarım kalan soygunu gerçekleştirecektir..
Dolly Rawlins, Harry'nin defterleri ve detaylı planları sayesinde büyük vurgun için kendi hazırlıklarını yaparken, başarısız soygundan bir kişinin kurtulduğunu keşfeder.. Dolly ve diğer dullar, artık yalnızca polisle değil, Londra'nın azılı haydutlarıyla da başa çıkmak zorundadır...
Ahh neresinden tutsam anlatsamda o damak tadını bozmasam dedim ve arka kapak yazısını yazmaya karar verdim..
Gereksiz uzatmalardan arınmış.. Aksiyonu tamamen hissedebileceğiniz ve adım adım onlarla soygunu gerçekleştireceğiniz bir kitap...
Ayrıca insan bir soygunu onaylar mı yaa? Ben onayladım ve kesinlikle onların yanındaydım.. Kazanmalarını istedim Öyle heyecanlı okudum ki,( sanki yokuş aşağı koşarmışçasına) aktı gitti... Kesinlikle tavsiyemdir... Sevgiyle kalın
SPOILER İÇERİR!
‘SEVGİLİ KARDEŞLERİM;’
Şimdi “mütevazi anlatıcınız” size çok özel konulardan bahsedecek .d
İlk olarak Otomatik Portakal gibi bir BAŞYAPIT’ın hem kitabını okudum hem de fragmanından izlediğim kadarıyla içimde merak fırtınaları estiren filmini izledim. Olay akışını ve ikisi arasındaki farkları daha net görebilmek, iyi analiz
Dikkat spoiler içerir.
Bir adet büyük roman ve bir kısa hikayeden oluşan güzel bir Agatha Christie eseri. Bertram otelinde her şey eskisi gibi görünmektedir. Yıllar sonra gelen müşteriler bile aynı kişilerle karşılaştıklarını düşünürler. Bu arada oldukça ünlü bir isim olan Lady Sedgewich de otelde kalmaya başlar. Ladislas adında bir yarışçı sevgilisi olan ve oldukça zengin bir kadın olan Sedgewich, otelde hiç beklemediği bir isimle karşılaşır. Bu herkesten gizlediği kızı Elvira Blake'dir. Otelde ortam gerginken Raymond West'in hediyesi olarak otele gelen Miss Marple ve unutkan bir rahip olayların tam göbeğine oturacaktır. Rahip Lozan'a konferansa gitmeyi unutur ve otele döndükten sonra ortadan kaybolur. Bu arada kimliği bilinmeyen bir kişi Elvira'ya ateş açar ve onun önüne atlayan Sedgewick'in eski kocası ve otelin görevlilerinden Gordon ölür. Ayrıca uzakta bir yerde bir tren soyulur. Soygun sırasında bizim kaybolan rahibe benzeyen bir adam görülür ve bir yarış arabasının sesi duyulur. Scotland Yard otelde bir soruşturmaya başlar. Bertram oteli göründüğü kadar masum mudur? Gordon'u gerçekten Ladislas mı öldürmüştür? Sedgewich ve Elvira bundan sonra ne yapacaktır? Sedgewich'in bu çok parası nereden gelmektedir? Keyifle bir solukta okunan bir roman. Kısa hikayede de bir evde vasiyet yapıldıktan sonra işlenen bir cinayet bulunuyor. Ok sporu ile ilgilenen Alfred katil gibi görünse de gerçekten katil o mudur? Yoksa Miss Marple'ın farklı bir düşüncesi mi vardır?
