"bugünkü Türk hikayesinin, Türk romanının gerçekçi olduğunu söyleyip öğünüyorlar. hayatı, çevreyi olduğu gibi anlatmak gerekmiş. nesnel (objectif) bir anlatı... bir de sait faik'i düşünsünler. hepsi de söylüyorlar: sait faik bugünkü hiyakecilerimizin en özlüsü, en ustası, en büyüğü. onda var mi istedikleri gerçekçilik? bir adam burgaz adasında oturmuş, düşleri, anıları karışıyor birbirine, çocukluk, gençlik, yaşlılık yılları karışıyor birbirine, "birtakim insanlar" var hikayelerinde, onlar da karışıyor birbirine, oyle yerler oluyor, anlatılan kişilerle anlatan kişiyi seçemiyorsunuz birbirinden. sait faik bütün kişileri, her şeyi icten, kendi içinden anlatıyor da onun için. gerçekçilik arkasından koştuğu yok. az bulunur onun kadar öznelci (subjectiviste) yazar. bir doğru var onda: kendi doğrusu, kendi içinin doğrusu."
Nurullah Ataç (sait faik'in ardından)