Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Herkese Merhaba
Bugün sizlere Suç ve Cezaya, İvan İliç'in Ölümü, Doktor Jivago gibi önemli eserlere ilham kaynağı olmuş bir kitap ile geldim. "Rus Geceleri"
Rus Geceleri dört arkadaşın bir araya gelerek çeşitli konularda istişare ettikleri, kendi fikirlerini beyan ettikleri Sohbetlerden oluşuyor. Ama bu sohbetler bizim bildiğimiz Sohbetlerden değil adeta beyin yakıyor. Bu Sohbetler Bilime, Topluma, Müziğe, Tarih'e ve özellikle de Felsefe ye dayanıyor. Felsefi ögelerin daha yoğun olduğunu söylemek de mümkün . Kitap içerisinde birçok eserinde adı geçiyor Belli bir konu işlenmediği için okurken dikkatimin dağıldığı kitaptan koptuğum zamanlar oldu açıkcası. Kişilerin düşünce ve söylemlerini anlamak için Sakin ve dinç bir zihinle okumakta fayda var.
kitabın bu kadar az bilinip okunuyor olması da çok üzücü...
Kitabı hiç bir kategoriye sığmayan özgün bir eser olarak niteleyebilirim. Klasikleri okumayı seven okurların beğeneceğini düşünüyorum.
#kitap #rusgeceleri #vladimirodoyevski #elifokudu #klasikokuyanlar #klasikokur #kesfet #kesfetteyiz #kitapönerisi #rusedebiyatı #elifinkitaplariii #kitaptavsiyesi
Bu kitabı ben seçmedim, o beni seçti...
Son zamanlarda istediğim hızda ve sayıda kitap okuyamıyorum. 10 gün önce kitap kulübümüzün kitabı olan ''Doktor Jivago'' yu okumaya başlamıştım. Ama bir türlü sarmadı. Resmen eziyet çekiyordum. Hemen Mina Urgan'ın sözü geldi aklıma ve bıraktım. İyi ki de öyle yaptım. E-kitap listeme göz gezdirmeye başladım ama ne okuyacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bir kaç kitaba başladım , sarmadı ve onları da bıraktım. Sonra sosyal medyada keyifli takip ettiğim Nilüfer Hanım'ın kitabına öylesine başladım ve bırakamadım. Yavaş yavaş sindire sindire, çok severek, bir çok alıntı yaparak, hayatımı, yaşadıklarımı düşüne düşüne okudum. Çok sevdim. Herkes okusun bence, bu tip kitapların sayısı artsa keşke. Nilüfer Hanım tek kitapla kalmamalı, hep yazmalı. Bana çok iyi geldi. Doğru zamanda doğru kitap.
''Rüzgar Gibi Geçti '' üzerine naçizane düşüncelerim.
Merhabalar.
Amerikan edebiyatının bu kült eserini okurken sık sık Şolohov'un Durgun don Ve Pasternak'ın Doktor Jivago 'su ile kıyasladım .Tabiki Bu veya diğeri edebi olarak daha iyi demek bu büyük yazarlara haksızlık olur.Okurken 1860 ların Georgia sında yaşamış kadar oldum.Bir önceki jenarasyonu köylü olan benim Amerikan iç
Bir hikaye. Hikaye içinde hikaye. Boris pasternak, merak ettiğim ve okumak istediğim bir yazardı. Doktor jivago'dan önce, yazarı tanımak amacıyla bu kitabını okudum.
Kısa ve öz ama dili ağırdı.
Elimde uzamasının birçok nedeni var.. Hiç kolay bir süreç değildi..
Elimde uzamasının en büyük nedeni bu kitap yakın çevremdeki insanların ölümü, Türkiyenin kan ağlamasına sebep olan büyük deprem ve işe başlamam oldu. İşe başlamamında alışma süreci olduğu için yorgunluktan kaynaklı, kitabı okurken çok verim alamadığım için oldu.
Kitaba gelecek olursak kitap tam olarak bir dönem romanı, kitap Rusya'daki Ekim Devrimini öyle bir anlatıyor ki betimlemeleriyle o dönemi sanki içinde yaşadık. Bu süreçte halkın ne kadar zarar gördüğünü ve iki ayrı gücün üstünlük savaşından kaynaklı halkın zulüm çekmesi çok güzel işlenmiş. O zamanlar zaten 1.Dünya savaşı döneminde olan Rusya halkı bide iç karışıklıklardan çok çekmiş. Kitabımız Jivago yani Yuri'nin doğumun itibaren almış ölümüne kadar olan süreci kapsamış. Bu durum beni ister istemez okurken birazda yordu. Hatta bazı zaman kitabı bırakmayı bile düşündüm.
İşte burda sıkıntı bir yanım kitabı bırak derken bir yanında neler oldu acaba sorusunu sorduğu için 24 gün içinde kitabı bitirebildim. Belki de bu tarz romanlar benim tarzım olmadığı içinde olmuş olabilir. Önceki okuduğum kitapların 30 sayfasını okurken ne zaman bittiğini alamazken bu kitapta 15 sayfa okuduktan sonra bir okuma atası vermek zorunda kalıyordum.
Uzun bir maraton oldu öncelikle kitabın konsantre bir şekilde okuması gerektiğini akıp gitmediğini belirletelim. Tek bir olay örgüsünden çok bir sürü hikayeyle bezenmiş bir tarz benimsemiş yazar. Yani romanın içinde roman var.
Kısaca ön bilgi verirsek. Roman, sovyet rusya’da yasaklanıp Cia eliyle Rusya’ya sokulmuş. 200den fazla karakter var ve yarısında çoğu ana meseleyle ilgili değil ki bu da okumayı oldukça zorlaştırıyor. Kitaba bir aşk hikayesi gözüyle bakıp başlamayın derim. Peki bu kitap neyi anlatıyor?
Yuri Jivago’nun hayatında Rus aydınlanması’nın yarattığı yüksek kültür ve özgürlüğün ‘kollektivizm’ adı altında acı ve işkenceyle komunistler tarafından öldürülmesini görüyoruz. 19.yy sonu ve 20.yy başı Rusya için çok çalkantılı bir dönemdi. Savaşlar ve devrimlerle cinayetin, açlığın doğallaştığı bir kargaşa haliydi.
Yazar ekim devrimini güçlü bir delilik halinin çılgınlığı olarak tanımlıyor. Devrimi yarattığı insan tipini de kitapta şöyle betimliyor: Yalnızca “Sevgili dostlar, sizler ve Temsilcisi olduğunuz çevreniz, inandığınız, otorite saydınız sanat insanları o kadar ümitsiz bir şekilde sıradansınız ki! Birlikte geçirdiğimiz eski günlerden başka canlı kalmış bir şey yok içimizde. Tek ortak noktamız eski tanışıklığımız”.
Yazar değişim ihtiyacının bolşevikler tarafından amacından saptırıldığını, mujik-soylu ayrımının sovyet rusya’da da devam ettiğini sadece sömürenlerin değiştiğini öne sürüyor.
Komünistleri eleştirdiği diğer bir nokta devrimin halkta elit düşmanlığına yol açması ve çoğunluğun aptallığını mütevatir görmesi.
