Efendisine en yakın hizmeti götüren efendisinin parçası olur. Efendisiyle yükselen efendisi battıkça onunla düşer. Ve düşen efendinin kölesi onun eline muktaç kalabilir.
Efendi köle, iktidar, iktidarsızlık, güçsüzlüğün korkusu, güçlü olmanın duygusuz gaddarlığı... Gibi izleğin kısa romanı. Aslında yazık olmuş konuya buradan daha geniş bir roman çıkardı. Zülfü Livaneli Osmanlı saray yaşamından çok efendi köle ilşkisine odaklanır. Deli İbrahim olduğu sanılan padişahın trajik yaşamına kapılmamak için ne onun, ne de validesinin adı anılıyor. Romanda osmanlı padişahlarının şehrazede katliamlarının durdurulduğu dönemde, yaşamasına izin verilen çocuğun korkularıyla, iktidar düşlerinin karabasanlara dönüşümünü okuyoruz.
Kitabın sonunda Z. L. İle yapılan söyleşide de bunu belirtiyor. İktidar alevinin çekimine kapılanların tehlikeli yaşamı. Ateşe yaklaştıkça onunla yanma tehlikesi de kaçınılmaz.
Okuyucu olarak bu ateşi hissediyor ve trajediye kapılmak istiyorum. Z. L. Bilerek okuyucuyu bu trajediden koruyor. Kendini kaptırma, iktidar ve iktidarsızlığa seyirci kalmama bile izin vermiyor. Bu dönem Hürrem dizisinde büyün trajedisiyle sergileniyor.
Neyse, Z. L. nin okuma keyfini taddırmadığı, tadı damağımızda kalan bir romanı.