Bayıldım. Kitabın son kısmını tek oturuşta bitirdim. Son senelerde bu kadar uzun kitap okuduğumu hatırlamıyorum. Herkese hitap edecek bir kitap.
-spoi-
Kitabın ilk sayfalarında açıkçası biraz sıkılmıştım. Mantığını anlamakta zorladım. Ama okudukça çok meraklandırdı.
Tek amacı hırs, şöhret ,para ve dünyada tanınmak olan Andrew Martin’den; aşkı, güzellikleri, ince düşünceleri görüp önemseyen , sevdiklerinin kıymetini bilen uzaylı Andrew Martin’e.
Başlarda insanların ne kadar çirkin, bencil, düşüncesiz, kendi yaşadıkları gezegeni mahveden, ölümlü ve her geçen gün çürüyen bir canlı olarak görüyordur. Fakat duygulardan, aşktan ve iyi insanların da olabileceğinden habersizdi.
Bence ilk eşinin işten döndüğünde moralinin bozuk olduğunu ve kendisine bir şey çaktırmamasıyla dikkatini çekti.
“Ben endişelenmeyeyim diye yalan söyleyip gününün kötü geçtiğini saklayan, bana yemek hazırlayan, derimi okşayan Isobel’i düşündüm.”
Geldiği yerde hep mutluluk olduğu için bu şekilde kötü zamanlarda destek olunmasının ne demek olduğunu bilmiyordu bizim uzaylı:) Isobel’in saklı romanını okudu ve bir daha etkilendi karısından.
Sonraları Isobel’i, Gulliver’i ve hatta Andrew’i tanımaya başladı. Bu değerli ailenin kıymetini bilmeyen Andrew adına da utandı bana kalırsa. Ve bu duygulardan bihaber uzaylı bu ailenin bir parçası olarak yaşamayı tercih etti. Ölümlü bir canlıydı artık. Ama canlıydı duygularıyla, hissettikleriyle gerçek bir insan olmuştu artık. Ve hepsi için de değmişti. Uzaylı Andrew’in bazı konulardaki masumluğu yani cahilliği çok güzel anlatılmış.