Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Yaşamın Zorluklarına Rağmen Umutlu Olmanın Öğretisi
Sevgili okuyucu,
Bugün sizlere Voltaire'in zamanında kaleme aldığı bir başyapıt olan "Candide ya da İyimserlik" adlı kitabın felsefesinden bahsetmek istiyorum. Bu eser, birçok güçlü ve düşündürücü mesaj barındıran bir hicivdir ve insanın dünyadaki gerçekleri algılamasıyla ilgili bir yolculuğu anlatır. Ancak, Voltaire bunu yaparken
DÜNYAYA BAĞLANACAĞIM BEN... VAR GÜCÜMLE
Yazarın kendi hayatından yola çıkarak yazdığı bir kitap. Kapalı kapılar arkasında sıkıştırılmış insanların hayatlarını, düşüncelerini , yaşadığı acı şeyleri, aslında yer yer eleştirinin de yer aldığı bir romandır. Deborah gerçek dünyadan kaçmak, iletişimi koparmak, etkileşimi kesmek için kendi içinde yaratığı bir dünya vardır. Belli bir süre sonra gerçek dünya ile yarattığı dünya arasında çatışmalar olur ve deborah bu çatışmaya dayanamaz ve çevresi bu değişikliği fark eder. Deborah' ın sonu akıl hastanesi olur. Akıl hastanesinde yaşadığı maceralar, orda edindiği arkadaşlıklar onun için her zaman unutulmaz olur. Aynı zamanda Furi adındaki doktoru onu gerçek dünyaya ısındırması ve yaratığı dünyadan artık ayrılması gerektiği konusunda çok yardımcı olur. Bu sancılı karar Deborah için çok zordur ve bu yolda çok acı çeker..
Öncelikle SPOILERRRR uyarısını vereyim.
( Bu yorumlar naçizane benim fikirlerimdir. Edebiyatçı değilim. Yalnızca sıradan bir okurum.:)
" Dünya'nın şahidi olmak " üzerine bir kitap...
17.yy Osmanlısında İstanbul'da yaşayan, evinden hiç dışarı çıkmadan gördüğü düşlerle bir Dünya atlası oluşturmak isteyen bir Uzun İhsan Efendi
Puslu Kıtalar Atlası , çıkış noktasını felsefeden alan varlığının gerçek mi kurgu mu olduğunu sorgulayan Uzun İhsan Efendi ‘nin uyku şurubu içip hayal aleminde gördüklerini bir kitaba aktarmasıyla başlayan felsefik ,fantastik,tarihi ve mizahi ögelerin harmanlandığı kapsamlı bir roman .
. Uzun İhsan Efendi’nin oğlu Bünyamin ,uyku şurubunun dozunu kaçırır ve öldü sanılıp gömülür ama Bünyamin geri döner .Hatta tünel kazmak için Osmanlı ordusunda görevlendirilir. Maceralar ve kişiler bu olaydan sonra gittikçe renklenir ve adeta roman bir cümbüş ve şölen alanına dönüşür .
.Roman öyle sürükleyici ki büyükler için yazılmış bir masaldı sanki. Hayal kurmayı hatırlattığı için ve dış dünyadan soyutladığı için çok sevdiğim bir kitap oldu.
.Dil ve anlatımı, insanın dimağında edebi zevk ve lezzet bırakıyor .Muazzam cümleleri olan bir kitap.
.Okur da aynı Uzun İhsan Edendi gibi şüpheye düşüyor bazı yerlerde .Romanın içine öyle bir giriyorsunuz ki kendi gerçekliğinizi ve Uzun İhsan Edendi’nin düşü olup olmadığınızı anlamaya çalışıyorsunuz .
.Dikkatle okunması gereken bir başyapıt .Okuyoruz ve düşünüyoruz öyleyse var mıyız Rendekâr?
Sevgili Sait Çüm’ün kaleminden Gezegen… Gerçekler, düşler ya da temenniler, başka bir dünya özlemi, tümü bu romanda.
Sihirli kurguyu ilk sayfalarda ayrımsıyoruz, değişik bir dünyaya adım attığımızda. Adlarını elementlerden alan karakterlerle tanışıyoruz örneğin; Neodim, Seryum, Radon, diğerleri… Çoğu birbirinin yaşamına değen, Gezegen’deki
880 syf.
7/10 puan verdi
Bu dünyada Şvayklara da ihtiyaç var.
İlerledikçe saran ve okumaktan daha da keyif aldığım kitaplardan oldu. Başladıktan sonra epey bir süre romanın herhalde alelade bir şey olduğunu düşündüğüm için 880 sayfanın nasıl geçeceğini, umarım en kısa zamanda bitirebileceğimi düşünürken son sayfalara doğru, keşke daha fazlası olsaydı diye hayıflanmadan edemedim.
***
Çek yazar Yaroslav
