Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
80 syf.
8/10 puan verdi
Bir Yeşilçam filmi tadında, sıkılmadan kolayca tükeniyor sayfalar. Ama okuyucu bu satırların arasında kitapla kontağı koparmadan son raddeye geliyor. Bu zamana dek okumadığıma şaşırdım. Hem sayfa sayısı az hem de ağzınızın kenarına bulaşmış bir tebessüm bırakıyor....
Sevgilisi İslam Bey'in peşinden harbe giden Zekiye'nin öyküsü. Tiyatral anlamda ilklerden olmakla beraber, dönemin insanına Türkçülük akımını, Vatan Millet sevgisini aşılayan, yeri gelince aşk engel tanımaz dedirten bir yapıt. Yine de kitabı bitirdiğinizde dudağınızda ufak tebessüm bırakan bir eser..
Kolayca okuyabilirsiniz. İşKültür Türk Edebiyatı klasikleri serisinden basılmış günümüz türkçesiyle okumanızı bilhassa tavsiye ederim...
İyi Okumalar..
Şair Evlenmesi, alafranga davranışları ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen Müştak Bey adında yoksul fakat ileri kafalı bir şairin sevip istediği genç, güzel Kumru
Hanım yerine büyük kız kardeşi çirkin ve kart Sakine Hanım'ı almaya mecbur edilmesi, bu küçük entrikanın mahalle imamına Müştak Bey'in dostu tarafından verilen rüşvetle hükümsüz bırakılması hikâyesinden oluşmaktadır.Kişiler gayet canlı ve doğrudan doğruya muhitten alınmıştır. Kılavuz Ziba Dudu, yenge Habbe Kadın, İmam Ebüllakla-katül-Enfi Efendi, bekçi Batak Ese, süprüntücü Atak Köse,o günün mahalle hayatından koparılmış ve biraz fars türünden olan güldürüye uydurulmak üzere, az abartmaya kişileştirilmiş yaşayan şahıslardır.
Konunun aslını Şinasi'nin nereden ilham aldığı bilinmemektedir.Namık Kemal'in oğlu Ali Ekrem, babasından kalan anılar arasında o zamanlarda böyle bir hileye uğramış yayıncı bir arkadaşının varlığını belli belirsiz hatırlıyorlar. Fakat o hile mi Şinasi'ye oyunu ilham etmiş, oyun mu o hile düşüncesini uyandırmış, bu konu tamamıyla meçhul kalmaktadır.
Sahnelenme tekniğine uygun tek perdelik bir oyun...
Keyifli okumalar dilerim.
Ön yargılarla hareket edip kişiyi yargılamak,infazını vermek en kolayı.Önemli olan güvenebilmek,anlayabilmek,tanıyabilmek.Ali Bey malesef bunları yapamadı.Gözlerine çekilen öfke perdesi gerçekleri görmesine engel oldu.Ön yargılara güvenerek ailesini perişan etti.Yalanlara,iftiralara güvendi.Doğruyu aramadı.Onu tertemiz bir şekilde seven Dilaşub'u bir kalemde sildi attı.Gerçekleri öğrendiğinde ise herkes her şey bitmişti artık.Son pişmanlık fayda etmedi.
Namık Kemal bu eserinde bana birçok şeyi anlattı.Ali Bey gibi bende son pişmanlığın o acı tokadını yüzümde hissettim.Yazar ön yargılarla,yalanlarla hareket etmenin sonuçlarını,öfkenin yıkıcı etkisini birçok şeyi...En temiz insanların,en saf,içten duyguların bile bu etkide silinip atılabildiğini anlatmış eserde.Çok beğendim.
Amin Maalouf Empedokles'in Dostları romanı düşsel roman tarzında kaleme alınmış. Tıp ve teknolojideki gelişmelerlerin hızla ilerlediği ve insanı mutlu edemediği bir çağda bir gün paralel bir insanlık ortaya çıkıverir. Birkaç on yıl içinde tek süper güç hatta tek uygarlık haline gelen bir ulusun nihai zaferi birden bitme noktasına gelir. Empedokles'in dostlarının ani cereyan eden ve herkesi hazırlıksız yakalayan zaferi "süper güç"'ün "bilgi" adını verdiği her şeyi gözden düşürür. Yani uygarlık bir anda zaman aşımına uğrar. "Şifa Tüneli"ne bir kez girmeniz tüm ölümcül hastalıklarınızdan ve yaşlılığınızdan kurtulmaya yetmektedir. Yakalandığı kanser hastalığının son evresinde eşinin zorlamasıyla bu şifa tüneline girerek iyileşen Amerikan Başkanının doktoru bu gelişme karşısında "Ruhumda ve vicdanımda zamanaşımına uğrayan bir bilimle hastalarımı tedavi edemem." diyerek istifa eder. Olaylar Antioche adasında sessiz bir yaşam süren çizer Alec tarafından günlük şeklinde anlatılır. Süper güç sonunda Empedokleslilerle anlaşmak zorunda kalır ama bu birliktelik dünyada hem kaygı hem umut rüzgârları estirir. Kısacası dünya eski dünya değildir. İnsan şu soruyu sormadan edemez: Ölümsüzlük arzusu insanı yeni bir köleliğin eşiğine mi götürüyor?
Namık Kemal hürriyet için der ya: Esiri aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten.
OKUNASI BİR KİTAP...
İntibah
İlk yazımı yeni bitirdiğim İntibah romanı üzerine yazmak istedim. İntibah romanı bildiğiniz üzere edebiyatımızın ilk edebi romanıdır. Namık Kemal'in "Vatan Yahut Silistre" eserini bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Ancak ben yazarın diğer eserlerini okumama bu romanı da genel hatları ile bilmeme rağmen okumamıştım.
Ancak okuduktan sonra hata ettiğimi anladım. Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle tasvirleri mükemmel ötesi. Dolunay ile ilgili tasviri en beğendiğim oldu.
Romanı 1873-1876 yılları arasında sürgünde bulunduğu Mağusa Kalesi'nde kaleme aldığını biliyorum. Tasvir ettiği dolunayı sürgünde bulunduğu kalenin surlarından onun gözleriyle görmek için neler vermezdim. Nerdeyse 150 yıl önce yazılmış bu tasvirler çok romantik ve başarılı bana göre. Atatürk'ün düşüncelerini boşuna etkilemediğini okudukça anlıyor insan.
Tasvirin aslını parantez içinde o kelimelerin günümüz türkçesi anlamı ile paylaşıyorum.
"Baharımızın mehtabını unutmayalım. Eğer bedir(dolunay) ise etrafına bir sarı hale dağıtır ki bizim gibi mehtabın da bir alem olduğunu bilenler dahi felekte ak benizli bir kız pencereden sarkmış, sırma saçlarını çehresinin etrafına dağıtmış, zeminin arayiş-i rengarengini(rengarenk süs) temaşa ediyor (seyretmek) zanneylese tayip olunmaz(ayıplanmaz)."
Daha önce okumadığım için pişmanlık duyduğum bir kitap oldu. Başlayınca heyecanla bir solukta biten kitap, olayların içerisindeymiş gibi hissediyorsunuz ve ağır bir dili yok. Alinin aşk üçgeninde kalışı, pişmanlık, kıskançlık ve ayrılık anlatılıyor. Dilaşub'u daha farklı bekliyordum sonunun böyle bitmiş olması aşırı üzdü..
