208 syf.
8/10 puan verdi
Yalom bu kez tam olarak kendisini bize sunuyor diyebilirim.Onun hastalarına yaklaşma biçimini onlarla nasıl ikili ilişkiler kurduğunu görüyoruz.Terapistin sadece belirli sorular ve kalıplarla yaklaşmasına şiddetle karşı çıkıyor.Hatta terapinin sadece o saatlerde olup sonra bitmesine de karşı.Terapiyi hastası için onun evinde dahi yapmayı göze alabiliyor.Onların dertlerini gerçekten kendisine dert ediniyor.İlerlemiş yaşına rağmen daha gelip terapiyi bırakan hastalarının çoğunu hatırlıyor.Hastası ile o kadar bütünleşiyor ki ücretini yarıya dahi indiriyor hatta e-posta üzerinden ücretsiz görüşmeyi dahi göze alıyor , yeter ki yarım kalmasın.Öyküler adından da anlaşılacağı üzere gündelik her insanın başına gelebilecek olaylardan oluşuyor.Zaten amacı da bunların sıradanlığını bir şekilde hastaya hissettirmeye çalışıyor.Rüyaları sıkça kullanıyor, aynı zamanda hastanın kendisine soru sormasını istiyor onu olabildiğince rahat hissettiriyor.Öykülerin içeriğine girmek istemiyorum gizemi kaybolmasın.Ama zaten kendisi Marcus Aurelius'un: "Hepimizinki günübirlik hayatlar, hatırlayanın hatırlanandan farkı yok.Hepsi geçici.Hem anılar hem de onların nesnesi.Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda , her şeyin seni unutacağı günler yakın.Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın." sözleriyle özetliyor.
Günübirlik Hayatlar
Günübirlik HayatlarIrvin D. Yalom · Pegasus Yayınları · 20157 okunma
88 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dr Arata Osada tarafından yazılan, 6 Ağustos 1945 sabahı, Hiroşima'ya atılan atom bombasının çocuklar üzerindeki etkilerinin incelendiği bir kitaptır. Atom bombasının atıldığı gün Hiroşima’da bulunan çocuklardan o güne dair anılarını istemiştir. Yaklaşık, 2000 civarı gelen mektuptan bir kısmının derlendiği kitapta, akıllara durgunluk verecek
Atom Bombası Çocukları
Atom Bombası ÇocuklarıArata Osada · Onur Yayınları · 201036 okunma
Reklam
147 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Her ne kadar öykü kitabı olarak anons edilmiş olsa da, bana göre günlük bir gazetenin nadir güzellikte yazılmış köşe yazıları, makaleleri olarak görüle bilinir. Oktay Akbal, bu eserinde daha ziyade, anıları içerisinde bilhassa çocukluk yıllarını süsleyen anılarını günlük gözlemlerine indirgeyerek; yaşamsallığı, dostluğu, dost gibi görünenleri 1970 li yılların siyasal yaşamını, edebiyat dünyasının içinden aksesuarlarla süsleyerek hikayecikler bazında anlatıyor her bir öyküyü. Hem de nasihatlerle, hemde, yol göstererek, hemde harika bir dile... Anılar olunca konu, bilhassa çocukluğunu 1950 lerin sonları ve 60 lı yıllarda bırakmış olan benim gibi yaşıtlarım için çok daha duygusal dalgalanmalarla o yılların kokusunu duya duya okuyorsunuz. OKUYUN...
Karşı Kıyılar
Karşı KıyılarOktay Akbal · Can Yayınları · 200328 okunma
252 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazarın, Karşı Kıyılar Kitabına yaptığım yorumu yineleyebilirim Tarzan Öldü Kitabı için. İlave olarak şunları eklemek isterim. AKBAL, Bugünden maziye uzanıp geçmişi şu anda da yaşamak istercesine, bir başka ifade ile dünde ki "ben"'i - bugün ki "ben" de dışlayarak yeni kimliğinde algılayıp anılar dünyası içerisinden ifade
Tarzan Öldü
Tarzan ÖldüOktay Akbal · Cumhuriyet Kitapları · 201019 okunma
248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
“Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır” Bazı yazarların tüm kitapları okunmayı hak eder. Her kitapta ayrı bir şölen yaşatır size bu yazarlar. İnsanların kelime ihtiyaçlarını, edebiyat sevgisinde gelen okuma ihtiraslarını işte bu eserlerle karşılar. Sizi çok yormadan, kaliteli metin aramaya sevk etmeden, okuduğunuzda sizde gerçek okuma
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,9bin okunma
160 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
-SPOİLER İÇEREBİLİR- Yazdığı öykülerle geçimini sağlayan otel odalarında birkaç portakal yiyerek günlerini geçiren yoksul yazar Arturo Bandini.. Öykülerini kimsenin okumadığı büyük (!) yazar...Hayaliyle tutuştuğu gerçek anlarda arzusunu yitiren sonrasında teptiği o anların pişmanlığıyla dövünen Bandini...Arzuladıklarının eşyalarıyla hülyalara dalan sapık Bandini... Eline geçen parayı yarınını düşünmeden çarçur eden savurgan Bandini... Camilla birahanede çalışan, çarıklarıyla aşağılanan esmer Meksikalı garson... Aralarındaki farklılıklara inat, başkasını sevdiğini bile bile Bandini'nin aklında ve kalbinde yer eden Maya Prensesi  Camilla... Camilla'ya karşı hissettiği ezikliği farklı deneyimlerle örtmeye çalışırken yakaladığı ilham, hikayesiyle onu gerçek bir yazar yapan  Vera... Camilla'nın sonu tımarhaneye uzanan uyuşturucu batağına düşüşü... Camilla'nın tımarhaneden kaçışı ve Bandini'nin onu arayışı ve yardım edişi... Bu arayış esnasında boşverilmiş bir hayat ve yeniden canlanan anılar, fedekarlıklar... Sammy'den vazgeçemeyen Camilla, Camilla'dan vazgeçemeyen Bandini... Kaçan kovalanır, kovalanan kaçar... Sonuç, çölün ıssız gizeminde kaybolmuş bir hayat ve o sır olmuş hayata hediye edilmiş bir kitap ve büyük bir yazar... Peşpeşe okuduğum içinde aklını yitirmek ve tımarhane geçen üçüncü kitap.Çok alışık olmadığım türden bazen boşmuş hissine kapıldığım bir kitap. Ortalarında kendimi bırakmamaya zorlayarak sürdürdüğüm kitap sonuna doğru hızla akıp buruk bir hüzünle son buldu. İyi okumalar...
Toza Sor
Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,865 okunma
Reklam
600 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.