Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
“Delilerin en delisi.”
Birgün Ömer Naci ile karşılaşıyorlar (Yahya Kemal) Bâb-ı Âli'deki mekanların birinde Cağaloğlu'nda. Böyle bir sohbet arasında soruyor Yahya Kemal: “Ömer Naci Bey, bu İttihat ve Terakki nasıl bir heyettir, nasıl bir taifedir?” Ömer Naci cevap veriyor: “40 türlü mecnûndan mürekkep bir taifedir” diyor. 40 türlü mecnün, yani yarı deli. Yahya
1997 yılında yazılmış bir roman. Yeni okudum.Aslına bakarsanız ben kendimde var sanıyordum kitabı ama yokmuş.Aldım ve hemen okudum.Biraz sarktı çünkü çok uzun.Neresini geçiştirmeye kalkacak olsam orada önemli gelişmeler oldu.Geriye dönüp tekrar okudum. Buket Uzuner güzel bir kurgu yapmış, Baş kahramanımız Tuna, kardeşi Aras, mahallelerine taşınan film yıldızı Süreyya Mercan ve ailesi, ve onların küçük kızları Ada, onun dayısı Doğan Gökay, kuzeni Meriç arasında geçen çocukluklarından itibaren başlayan ilişkiler ve Tuna'nın yetişkinliğinde yaşadığı iç savaş anlatılmış. İç savaş bölümleri oldukça uzun, sıkıcı ve gereksiz gelmedi değil.O kadar uzamasına gerek yokmuş. Hele Tuna'nın hastanedeyken hizmetli Hasan'la olan bölümleri iyice gereksiz geldi.İç savaş ortamı çok güzel anlatılmamış bence. Aslına bakarsanız bu iç savaş meselesine de girmeye hiç gerek yokmuş.Konu bütünlüğünü sağlayan bir olay olduğunu da düşünmüyorum.Sonuç bölümünde ise kahramanların tek tek konuşturularak bazı gizli kalmış kısımların anlattırılması konunun içine serpiştirilebilir miydi bilmiyorum. Kitapta geçen ensest aşkım, lezbiyenlik gibi konular ile gençlerin sevişme sahnelerinin ayrıntısı biraz marjinallik katmış gibi.Ama güzel bir anlatım, akıcı bir dil.Benim hoşuma gitti.Kitabın kapak resminin güzelliğini de söylemeden geçemeyeceği.Çok beğendim.
Kitap düz yazı ve büyüklü küçüklü paragraflardan oluşmaktadır . Okuduğum bir birinden farklı paragraflar beni öncelikle duygulandırdı kimi zaman aldı götürdü , kimi zamanda kendime getirdi.Bitmesini istemiyordum .Bu tarz çok fazla kitap okumama rağmen yazarın içten ve böyle duygulu ve özgün bir kitap yazması beni şaşırttı daha da iyisini
Hz Hasan(ra) Hz Hüseyin (ra)
"(Birbirine kavuşan o) iki denizden de inci ve mercan çıkar ."(Rahman ,22)
Cennet gençlerinin efendileri Hz .Hasan(ra) ve Hz .Hüseyin (ra)
Ehl-i Beytin başına gelenleri mutlaka okumalısınız. Kulaktan dolma bilgilerle değil bizzat sahih kaynaklara başvurarak.
Fırat nehrinin nasıl kana bulaştığı, kerbela topraklarının nasıl kanla yoğrulduğu ,20000 kişilik yezid ordusuna sadece 72 kişinin ihlasla ve sadece Allah rızası gözeterek karşı çıktığını,o tarihi olaya bizzat şahit olmalıyız. Ahh İmam Hüseyin !Allah Rasulü'nün evladı ,torunu, ehli beyti ...Nasıl kıydılar sana ,nasıl kıydılar beşikteki masum yavruna ,nasıl kıydılar onca sabiiye ve mazluma ...Halbuki Allah Raselu ne demişti
" Allah'ım! Ben Hasan ve Hüseyin'i seviyorum .Sen de sev .Onları sevenleri de sev."
Ama fitne ateşi bi kere yakılmıştı.Saltanat sevdası ,dünya hevesi bu duayı unutturdu zalime .
Rabbim bizlere de Allah Rasulü'nün ve ehli beytin sancağı altında toplanmayı o cennet gençlerinin yanında olmayı nasip etsin .
Son olarak mutlaka okuması gereken bir eser olduğunu belirtmek isterim .Onlarca siyer ve islam tarihi eserleri okudum ama bu beni fazlasıyla etkiledi . Ağlamamak mümkün değil. Ehli beyte karşı muhabbetim bir kata daha arttı . Yazar akıcı üslup ve kolay anlatımıyla herkese hitap etmiş . Kaynakça verilerek okuyucunun güvenini kazanması çok kıymetli ..Keyifli okumalar şimdiden ....
465 syf.
10/10 puan verdi
Okumaya yürek dayanmıyor....
Nasıl kitabı bitireceğim?
diye sorar mı insan kendine nasıl okuyacağım nasıl dayanacağım, Cennet efendilerinin Hz. Hasan Hz. Hüseyin'in şehâdetine, evlatlarının, sahabilerin şehâdetine ...
Ya Rab sen bizleri affeyle
Ya Rab sen bizleri şefaatlerine nail eyle.
Ümmeti Muhammed e hidayet nasip eyle.
Anlatacak yazacak gücü kendimde bulamıyorum.
Mutlaka ama mutlaka okunması gereken bir kitap.
Güzelliğin Efendisi
Nûranî silsilenin iki kolundan birisi olan Hz. Hasan efendimiz… İslam tarihinin peygamberimizden sonraki süreçteki yaşanılanların küçük notlarla başlarken , hilafet sırası Hz.Ali efendimize geldiğinde Süfyanilerin İslamı yönetmek adına yaptığı hilelerin sonucunda iktidarı nasıl ele geçirdikleri, Hz. Hasan efendimizin İslamda daha fazla ayrılık ve zarar gelmemesi adına hangi şartlarla makamı muaviyeye bıraktığı ve sonraki süreçte muaviyenin oğlu Yezid’in Ali Muhammed’e yaptıkları ve İslamı kendi hırs ve heveslileri ile nasıl yönettikleri ve halifelik makamını nasıl saltanatlığa dönüştürdükleri kaynaklar ışığında ilmek ilmek işlenmiş….
Kitapta tarihin acı gerçeğini Hz. Hasan efendimizin zehirlenmesi, Hz. Hüseyin efendimizin şahadeti, muaviye, Yezid hakkında doğru bilinen yanlışlar asıl tarihin kara sayfaları sizi içine çekerken Kur'ân'ın muradınca hareket eden idrake gelince ise tarihin beyaz sayfalarını örnek almaya, gri sayfalarını tahlil etmeye ve kara sayfalarından ibretler çıkarmaya çalışır derken Yazar 3 gömlek hikayesi, inci mercan kavramlarını, Hz. Hasan efendimizin anlaşmasından anekdotlar yaparak günümüze ışık tutmuş … İyi okumalar dileyerek Allah kitaptan ayırmasın …
"Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan." (Dostoyevski - Ecinniler, s. 155)
Dergi okumayı çok sevmem demiştim ilk sayıya inceleme yaparken. Ben aslında 6. sayıda tanışmıştım Tuhaf dergi ile. Stefan Zweig sayısı ile. Sonradan tüm sayılarını edinmiştim. Tersten başlamış oldum :)
Birinci sayıda
Normalde Edebiyat dergisi okuyan biri değilim. İlk ve en önemli nedeni; o sayfaların içindeki bütün değerlendirmelerin, fikirlerin, söyleşilerin ve anlatılanlar bana hitap edememesi. O yüzden hep uzak durdum.
Ta ki; Tuhaf ile karşılaşana dek. Ben bu dergiyi çok sevdim. İçinde tabi ki bana hitap etmeyen içeriklerde mevcut. Ama çoğunu keyifle okudum. Tabi ki herkes sevmeyebilir. Bu da doğal olan durumdur. Diğer dergiler iyi ya da kötü yorumunda bulunamam. Çünkü bir kaç sayıları dışında göz atmışlığım yok.
Birinci sayı ile ilgili sevdiğim bölümler;
Albert Camus,
Müjde Ar röportajı çok hoşuma gitti. Müjde AR'ın fikirlerine, ilk defa konuk oldum,
Zülfü Livaneli,
Burak Aksak,
Ahmet Mümtaz Taylan ve Hakan Günday: Propoganda
Murat Uyurkulak (Kahkaha atarak okudum)
Mazhar Alanson (Jimi Hendrix)
Tarık Tufan
Ercan Mehmet Erdem,
Nurhak Kaya,
Ayça Örer,
Ebru Ceylan,
Hasan Saltık,
Mercan Dede (İlk defa okudum, fena gelmedi)
Ben keyifle okudum, tavsiye ederim Tuhaf dergiyi. Ben sonradan keşfettim. Tüm sayıları mevcut. (İşin Ticari kısmı ilk etapta beni pek ilgilendirmiyor. Önemli olan, keyif aldım mı? Almadım mı?)
Herkese keyifli okumalar.
