Birkaç dakika önce "Vernem Nidahen" kitabını bitirmiş bulunmaktayım. Açıkçası Beyza Aksoy'un kaleminden çıkan her şeyi büyük bir heyecan ve mutlulukla okuduğumdan bu kitaptan da diğer kitaplarında olduğu gibi etkileneceğimi biliyordum. Ancak bu kadarını tahmin etmiyordum. Olaylar öyle güzel kurgulanmış ki özellikle son dört beş bölümü okurken şaşkınlığımı gizleyemediğim gibi gözyaşlarımı da bir an bile durduramadım.
Son birkaç sayfam kaldığında okurken ne kadar çok bağ kurduğumu, empati yaptığımı fark edemediğim karakterlerle vedalaşacak olmamın burukluğunun yanında galiba mutlu bir final olacak diye düşünmemin mutluluğu vardı üzerimde. Bir yandan da inanamıyordum çünkü Beyza Aksoy'u okuyanlar bilir ki onun dünyasında asla peri masalları, klasik finaller yoktur. Bunu Vernem Nidahen'in finalini okuduğumda bir kere daha anladım. Üzerimdeki hüznü birkaç gün daha atabileceğimi sanmıyorum.
Eleştirebileceğim tek nokta ise Kayra, Giray, Zamir ve İrem' in arka planda kaldıklarını düşünüyorum. Onların dünyasına daha yakından tanık olmak isterdim.
Sevgili okurlar bu kitabı herkese gönülden tavsiye ediyorum ve Beyza Aksoy'un diğer eserlerine de bakmanızı öneriyorum.
|| •
" Bir deyim öğrendim. 'Vernem Nidahen.' Birini öldürüp mezarının üzerine çiçekler dikmek, demekmiş. Hani diyorum ya sana çok değiştim ben, farklı biriyim artık diye; beni öldürmüşler İrem, öldürmüş yani... O kişi. Kollarında huzur bulduğum. Dört duvarıma çatı olan. Sonra çiçekler açmış sanki."