Bazen yoksulluk, bazen zenginlik, bazen yüceliş, bazen alçalış... Bazen dost ve müttefikler sevinir, bazen düşmanlar bayram eder. O yüzden, en bahtiyar insan, her şartta tek bir kulpa tutunan insandır, o kulp ise takvadır. Zenginleşirse, takva onun süsü olur; fakirleşirse takva ona sabır kapılarını açar. Sağlıklı olursa, ona Allah'ın nimetini tamamlamış olur; başına bir musibet gelirse, takva ona dayanma gücü verir. Zamanın halden hale bürünüşü onu ister yukarı çıkarsın, ister aşağı indirsin, ister çıplak bıraksın, ister doyursun, isterse bitkin duruma düşürsün, o asla umudunu yitirmez.
“Gönül gitmek isterse gidilecek yol bitmez.Goz görmek isterse görülecek yer bitmez.İnsan çekilirse içindeki mağaraya,her yanı karanlık görür,her yer ona mağara görünür “
Çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. Bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. Kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. Çay pişiririz. Çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. Sonra da sen anlatırsın: Sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin… hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. Ben sıkılmam. Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. Seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. Bir insan, bir insanı sıkamaz. Bir insan canı isterse sıkılır. Hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. Endişelenmen gereksiz,
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.