Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgi gittiğim yerde mi, geldiğim yerde miydi? Sevgiyi nerede aramalıydım; kaybettiklerimde mi, bulacaklarımda mı?
Hatta bir ara sevmeyi aklımdan çıkardığım, sevgiyi aramadığım için benimle gelmediğini sanıp suçluluk duyduğum bile oldu, ama hayır, işte, sevgisi hâlâ yüreğimde duruyordu. Üstelik eskisinden de çok... Kişi kaybolsa da sevgisi kaybolmuyordu...
Reklam
Sevgi hissedilen bir şeydi, bunu biliyordum; ama bir heyecanın da adı olabilir miydi? Bir kişinin adını duyunca hissedilen bir heyecanın adı?!... Hissedilebilirdi ama tanımlanabilir miydi? Onu dinlerken sevgiyi hep yanıbaşımda uzanıp beni kucağına bastırmış bir anne gibi hissettim ama o annede ne bulduğumu, kucağındaki sıcaklığın neden kaynaklandığını açıklayabileceğimden hiçbir vakit emin olamadım. Çünkü hiçbir zaman beni bağrına basan bir annem olmadı.
Çünkü sevgi kemale erince seven, mükemmelliğin yalnızca sevgilide olduğunu fark eder ve artık ona benzer bir şey bulamaz. Tıpkı bunun gibi sevginin başlangıcında seven feryat figan eder, ağlayıp inler, yanar yakılır, kalbindeki ateşin dumanı ağzından ah olarak çıkar. Ama sevgi kemale erip de sevenin varlığını ele geçirince artık inlemeler ve ağlamalar son bulur, seven latif bir cisme dönüşür; kusurluluk biter, paklık başlar
Reşidüddin'in sağlığında eserlerinde ona büyük övgüler sunan, onun nimetlerinden bahseden Kaşani, Onun Taceddin Ali Şah'ın entrikası so­nucu öldürülmesinin ve Reşidüddin'in boşalttığı siyasi pozisyonu kendisinin almasından sonra tamamen kanaat değiştirerek Reşidüddin'i karalamaya ve Taceddin Ali Şah'ı övmeye başlamıştı. Bu iddia da gösterdiği tavır değişikli­ğinin açık bir göstergesiydi. Bu iddianın hiçbir gerçekliği ve bilimsel dayana­ğı olmadığı açıktır. Ne çağdaşı ilim çevreleri ne de günümüz bilim çevreleri bu iddiayı ciddiye almamıştır. Eğer Reşidüddin bu eseri Kaşani'den kopya etmişse dil ve üslup açısından bu yetkinlikte ve derinlikte başka bir eser ver­memiş olması gerekirdi. Keza aynı şekilde Kaşani'nin daha yetkin ve derin başka eserlerinin olması gerekirdi. Bunun olmaması ve Reşidüddin'in anılan eserinden başka daha nice eserlerinin bulunması iddianın yersizliğini göster­mektedir. Kaldı ki Reşidüddin'in malum eseri kalabalık bir heyetin yardımı ile saray içinde herkesin gözü önünde yazdığı herkesçe bilinmektedir. Kaşani'nin Camiü't-Tevarih ile olan tek ilişkisi Reşidüddin'e yardımcı olan heyetin üye­lerinden biri olmaktan öteye gitmemektedir. Onun bu tavrı genç ve güvensiz bir sultan olan ve dedikodulara itibar eden Ebu Sa'id devrinde siyasi pozisyon almak için yapılan bir manevradan başkası değildir. Bu dönemde pek çok emi­rin iftiralara kurban edilerek tasfiye edildiği bi­linmektedir.
"İnsan sevgi ile yaşar, sevgisiz ölürdü."
Reklam
"-Sevginin bitebilen bir şey olduğunu yahut gittikçe kuvvet ve güç kazanabildiği gibi zamanla zayıflayıp etkisizleştiğini o vakit kabul ettim."
Anadolu'da kardeşin kardeşten koptuğu ilk günde değildi üstelik bu, hatta son günde olmayacaktı.
Kanuni gücünü Bender Kalesindeki yazıtta(1538)şöyle ifade etmiştir: Ben,Tanrı’nın kulu,bu dünyanın sultanıyım.Tanrı’nın inayetiyle ümmet-i Muhammed’in başındayım.Adına Mekke ve Medine’de hutbe okunan Süleyman’ım ben.Ben,Bağdat’ta şah,Bizans diyarlarında kayser,Mısır’da sultanın,donanmalarını Akdeniz,Mağrip ve Hind’e yollanan sultanım.Macar taht ve tacını alan ve onları bir kuluna bağışlayan sultan benim.Voyvoda Petru başkaldırdı,ancak atının ayakları onu toz eyledi;Boğdan’ı fethettim.
Özleyiş içindeki elemli hâlimi kimsecikler anlamaz! Belki feleğin cânandan ayırdığı biri beni bir parçacık anlar! Selimî
Sayfa 153
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.