Sevgi objesi arayışı içindeki birey; kimi kere bilinç dışı bir yönelişle bağlandığı kişiye, onda bulmayı istediği, fakat gerçekte sahip olmadığı değerler yükler. Onu olduğu gibi değil; kendi istediği, hayal ettiği, düşlediği, kafasında oluşturduğu eksiksiz, kusursuz ideal bir sevgili gibi görür. Böylece sevgi objesi gerçekliğini yitirir. Düşsel bir kişilik hálini alır. O da bu hayali sevgiliye tüm benliğiyle bağlanır.
Oysa bu platonik bağlılık gerçek bir ilişkiye dönüştüğünde, gerçeklerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu durum; sevgi objesine, sahip olduğu değerlerle değil; kendi yakıştırdığı ideal değerlerle bağlanan kişiyi derinden sarsar. Duygusal bir çöküntü yaşamasına, düş kırıklığına uğramasına, bunalıma sürüklenmesine neden olur. Bu duygu, ünlü divan şairi Nedim'in dizelerinde en güzel ifadelerinden birini bulur: "Yok bu şehr içre vasfettiğin dilber Nedim/Bir peri suret görünmüş, bir hayal olmuş sana."