henüz yaz mevsimine girmemiş idiysek de, global ısınmanın etkisiyle ipini koparan havuza koşmuştu. yüzen, güneşlenen, tıkınan; şişman ya da sıska, tüysüz ya da aşırı kıllı, akça pakça ya da kapkara gövdeler 'normal' denen şeyin sadece teorik bir kategori olduğunun kanıtı gibiydi. ve sesler! ortalamaya güç bela yaklaşabilecek zekâ düzeylerinin en az on puanlık bir kısmını soyunma odasında bırakmış gençlerin şuursuzca kahkahaları, bellerinde birer can simidiyle suya atılmış çocukların acı dolu çığlıkları, bu zavallıları boş yere cesaretlendirmeye çalışan ebeveynlerinin bağırış çağırışları, havuz kenarından yükselen tavla şakırtıları ve telefon zilleri bir cehnennem senfonisi husule getiriyordu. buna bir de tramplenden her atlayışlarında, birilerinin üstüne düşen ya da havuz kenarındakileri sırılsıklam eden gösteriş budalaları ile bunların tezahüratçılarını ekleyin.
lamalar ve insanlarKitabı okudu
sevdiğiniz birinin ölümü, örneğin, yüzleşmenizi sağlayabilir kendinize söylediğiniz yalanlarla. ya da ananızdan yediğiniz okkalı bir dayak. üstelik siz, ananızın canınıza okumak için haklı duygusal gerekçeleri bulunduğuna inanmaya hazırken, içinizi parçalayan onun gözü dönmüşlüğü değil, beyninizi zedelememek için sopayı sadece kollarınıza ve bacaklarınıza indirecek kadar düşünceli davranması olabilir. nihayet onun elinden kurtulup kendinizi odanıza attığınızda pencereden giren akşam güneşinin ışığında neşeyle dans eden tozlar dört bir yana dağılır. onların huzurunu kaçırmak sizi öyle çok üzer ki, içiniz feci bir dışlanmışlık duygusuyla dolar. birden gözlerinize yaşlar hücum eder. bu küçük sevimli yaratıkların sizden korkmasını hazmedemezsiniz. iki saatlik dayak seansına gık demeden katlanan siz, yere kapanıp zırıl zırıl ağlamaya başlarsınız. sonra bir toz tanesi gelip parmağınızın üzerine konuverir. usulca oynatırsınız parmağınızı. hala oradadır. derken diğerleri ona katılırlar. uerde yatarken üzerinize toz tanecikleri yağar. sırt çevirdiğiniz hayat o noktada sizi kucaklarken hıçkırıklarınız fraktal bir dans müziğine dönüşür. bir gün toz zerrecikleri sizi bağrına basarsa bilin ki ya nirvanaya ulaştınız ya çıldırdınız. hangisi olduğuna kendiniz karar vereceksiniz.
Sayfa 109 - öcülerin öcüKitabı okudu
Reklam
Bir tuhaf arkadaş: Şaban.
...eve bir akşam köydeki ailesinin gönderdiğini söylediği koca bir tulum peynir, bir başka akşam suşi getirebiliyordu. Ya da yemek­te bir şeyler okumak istediğinde, tercihi Mesnevi de olabili­yordu bir seks dergisi de.
Sayfa 6 - İletişim Yayınları, 1. Basım
362 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Sinem evin tek kızı olup Fırat Üniversitesi Elazığ'da okuyor Bir akşam  ailesiyle yemeğe çıkıyorlar Alper Elazığ'da  polislik görevini  yapmaktadır O akşam  Sinem ve ailesinin bulunduğu hünker restoranında Alper ve Soner de oraya giderler Alper Sinem'i görür görmez aşık olur ve onunla konuşmanın yollarını arar. Sabah işe gittiğinde Alper Sinem'e karşılaşacağından habersizdir Aralarında bir aşk başlar ve her şeye herkese unat evlilikle sonuçlanır bir oğulları olur ve adını Hünkar koyarlar Aradan geçen zaman süresinde Alper polisliği bırakıp Sinem'le birlikte Kaş ilçesinde kendilerine bir tane kafe açarlar ve orayı işletirler. Ikisinin atlattığı o kadar zorluklara rağmen ve her şey mutlu sonla bitti derken ikisinin hayatında neler olacak? Kitabın neredeyse yarısı Sinem'in kıskançlığı  okuyoruz Bu beni biraz sıktı kitabın sonlarına doğru Alper'e sinir oldum yaptıkları şeyler ve Sinem'e olan aşkından dolayı hiç yakıştıramadım. Konunun ve olayların bir sonuca varmasına rağmen kitapta eksik bir şey varmış gibi geldi bana nasıl  desem bir eksiklik bir olmamışlık vardı kitapta Kitabın daha çok konuşma şeklinde ilerlediği için akıcı ve hemen okunmayı sağlıyor
Sinem
SinemCem Bostan · Kitapyurdu Dogrudan Yayincilik · 2020101 okunma
362 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir akşam yemeğinde masalar arasındaki kaçamak bakışlar arasında Sinem ve Alper aşkı doğmuştu . Sinem evlatlık olarak sevgi dolu bir ailede büyümüş özgür yetişmiş bir genç kız . Alper ise baba baskısı altında büyümüş ,her kararı babası tarafından alınmış bir polisti ve onbir yaşından beri İlknur ile nişanlıydı. Alper'in sevgisini ailesine söyleyecek cesareti yoktu ama Sinem canını verecek kadar seviyordu . Engeller aşılınca bir şekilde evlendiler Alper işini bıraktı . Küçük bir kafe açtılar ,bir oğulları oldu.Büyük aşklar daha büyük mü sınanıyordu bilinmez ama hastalıklarve zor günlerde Zeynep gücünü kaybetmese de Alper için aynı şeyleri söylemek çok zordu . Rüzgar onu Günce'ye doğru savuruyordu .Zeynep'in sınanması bitmemişti henüz hem aşkı hem hastalığıyla ne kadar mücadele edebilirdi . Hani kara günlerin içinden bir güneş doğar ya bazen Ulaş Sinem için o doğan güneş oldu . Alper ve İlknur için ise o güneş tamamen battı . Kitabın başındaki Alper ile sonlarındaki Alper arasındaki değişim aşka olan inançlarımın hepsini boşa çıkardı .Karşımda olsa tam sopalık bir karakterdi .Türk filmi tadını veren bu kitabı severek okudum Sizler de okuyun ,kitapla kalın
Sinem
SinemCem Bostan · Kitapyurdu Dogrudan Yayincilik · 2020101 okunma
Bir aileyi tanımak istiyorsanız birlikte geçirdikleri zamanı izlemeniz en kolay yoldur. Bir akşam yemeğinin nasil geçirildiğini izlemek aile dinamiğini anlamanızda çok önemli bilgiler verir.
Reklam
258 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.