Bergson şöyle der; “Doluluğun, boşluğun kanaviçesinin üzerinde bir işleme olduğu, varlığın hiçliğin üzerine bindiği ve “hiçbir şeyin” in temsilinde “ bir şey”inkine göre azının olduğu düşüncesinden kurtulamıyorum”
Sayfa 62 - insan yayınevi 1. basım 2023Kitabı okudu
Bergson iki tür bilmeden bahseder. Biri sujenin obje etrafında gezinmesi, bir diğeri ise ona katılımı... İlki rölativiteye, ikincisiyse mutlak olana götürür. Yani mutlak olanı biliş, etkinlik içeren bir biliştir.
Ölüm sadece akıl almaz değil, aynı zamanda dayanılamaz- dır da. Yaşamı hiçleştirendir. Öyleyse yaşam yayı neden ölüm tarafından gerilmiş halde?
Yanıt biraz karmaşık ya da bugünki söylemle, diyalektik. Karşısavın diyalektik rolü bu. Bergson tuhaf ama çok da derin biçimde, gözün pekala görme organı olduğunu, gözlerimiz olmadan elbette
Kimsenin alçakgönüllü doğduğunu sanmıyorum ,meğerki tümüyle fiziksel bir utangaçlığa alçakgönüllülük adı verilsin ,ki zaten bu tür bir utangaçlık kibir denilen şeye sanıldığından daha yakındır .Gerçek alçakgönüllülük ancak kendini beğenmişlik üzerine düşünmekle elde edilebilir.Ancak başkasının yanılgılarının görülmesinden ve aynı yanılgılara sürüklenme korkusundan doğar .Kendimizle ilgili söylediğimiz ve düşündüğümüz şeylere dair bilimsel bir ihtiyatlılık içinde olmaya benzer . İyileştirmeler le ve düzeltmelerle olur. Kısacası kazanılan bir erdemdir .