Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MACKLEMORE'UN BESTELEDİĞİ HIND'S HALL ŞARKISININ SÖZLERİ Evet, insanlar, gitmeyecekler Barış istemenin ve Filistin'i elden çıkarmanın neresi tehditkâr? Sorun protestolar değil, neyi protesto ettikleri. Ülkemizin finanse ettiği şeylere ters düşüyor (Hey) Filistin özgür olana kadar barikatı engelleyin (Hey) Filistin özgür olana
8 Mayıs 1931'de Cahit Sıtkı Tarancı'nın, kız kardeşine yazdığı mektup. 💙 dua gibi Nihal, Biz, şimdi arasında nice mesafeler bulunan iki uçurumda birbirlerine seslerini işitmek için didinen iki garip yolcuyuz, ikimiz de yukarı tırmanmak için uğraşıyoruz. Kanatlarımız yok ki uçalım, cambaz değiliz ki çeviklikle yukarı tırmanabilelim. Hayır Nihal, biz yukarı çıkmaktan vazgeçelim, tepeler alçalsın ve bizim hizamıza gelsin. Etrafımızda ne varsa çöksün ve biz yalnız ortada kalalım... O vakit düz bir arazide birbirimize doğru koşabiliriz... Bize başka bir meydan lazım. Şimdi ömrümüz siyah ve gürültülü. Beis yok. Yarın beyaz ve sessiz olacaktır. Bu beyazlık ve sessizlik ruhumuza sinecek ve biz iki kardeş beyaz bir denizde yüzeceğiz.
Reklam
Kendinize saygınız ve sevginiz dışarıya yansıttığınız kadar
Bu aralar kitaplardan kopup bitkilerle olan bağımı güçlendirirken güllere denk geldim ve "Kendime ait kırmızı ve beyaz gülüm yok, 2-3 sn sonra- şeyy aslında o kadar gül içinden hiçbirini ben ekmemişimm. 😮" gerçeği ile yüzleştim. (: Ondan sonra teyzemle bir yere gitmişken ve o yavru çıkarmasını beklediğim ağacın gülünü koklarken "Ne
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Kar Altında
Kar altında sessiz bir dünya var, Beyaz perdelerle örtülü yeryüzü. Her adımda hışırtı, her solukta soğuk, Gökyüzü beyazın masumiyetiyle örtülü. Gizlenmiş izler, kaybolmuş ayaklar, Kar taneleriyle dans eden rüzgarlar. Yıldızlar kaybolmuş, gözlerim kardan, Beyaz sessizlik içinde sürüklenir zaman.
En yakın yabancı
Şehre onurlu bir sadakatın varlığını batırarak Üstümü çarptırıp karışık hesaplara Göğsümde kahramanca bir gürültü Kabaran bir kımıltı yükseltiyor Nabzımdan arta kalan çiçek tortuları için Herkesin içinde kaba ,kaypak ihanetleri Bir kenara ittirip Temize çıkmak için Feraget edilmiş bir hayattan En yakın yabancıyı bulmak için En yakın
Reklam
Bursa'da Zaman
Bu gün Bursa Yeşil Türbeyi Gezdik , Siz 1k Ailesi ile paylaşmak istedim Yeşil Türbe ile ilgili manzaraları
Kemal Kartal
Kemal Kartal
*** Bursa'da bir eski cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdıyan su; Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana
Allah'ım! Beytü'l-Makdis'i ve İslam beldelerini işgale yeltenenlere, ıslah adı altında ifsat edenlere ve barışı baltalayanlara fırsat verme! Ey Rabbim! Sen niyetlerimizi sâlih, gönüllerimizi geniş, bileklerimizi kavvâm, adımlarımızı muhkem kıl. Zalimin karşısında bizlere Dâvudî bir cesaret, Eyyubî bir sabır, İsevi bir selamet ve esenlik, Muhammedî bir iman ver. Zalimle savaşmak yolu üzerindeki nefis, tembellik ve atalet putlarını İbrahimi bir teslimiyet ile kırdır! Sen bizleri yolun üzerinde itidalli, mütevazi buna rağmen Hamzavî bir kuvvet ile yürüyen gençlerden eyle! Ey göklerin hatrına bereket yağdırdığı; yerlerin hatrına bereket fışkırttığı Beytü'l-Makdis! Beyaz sancaklarınmışçasına semada yüzen bulutlar ve barışın simgesi zeytin ağaçlarının hatrına tembellik ve sessizlik içerisindeki bizleri affet!
***KIRIK DÜŞLER***
Emir’in hikayesi, köyün dışındaki lale tarlasında yere düşmesiyle karanlık bir döneme girdi. Annesinin gözyaşları ve babasının çaresiz bakışları arasında, küçük yüreği büyük bir savaş veriyordu. Hastane odasında, beyaz duvarlar arasında, Emir’in düşleri de solmaya başlamıştı. Her gün biraz daha güçsüz düşen Emir, pencereden gökyüzünü izler, uçurtmaların rüzgarda dansını hayal ederdi. Ama o, sadece izleyebilirdi; uçamazdı, koşamazdı, oyunlar oynayamazdı. “Keşke,” diye fısıldardı, “keşke bir gün, tüm bu ağrılardan uzak, özgürce uçabilsem.” Zaman, acımasızca akıp gitti ve Emir’in umutları, tıpkı gün batımında kaybolan güneş gibi, yavaşça sönmeye başladı. Bir akşam, hastane odasının sessizliğinde, Emir’in kalbi son bir kez çarptı ve sonra… sessizlik. O, artık ağrılardan, sınırlardan, dheb’den uzaktı. Uçuyordu, belki de rüyalarında gördüğü gibi, sonsuz mavi gökyüzünde. Ve böylece, Emir’in hikayesi, bir yıldız kayması gibi hızla ve sessizce sona erdi. Geride kalanlar, sadece anıları ve kırık düşleriydi.
721 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.