1 Bu gül-şende dem-â-dem ol güli turma hayâl eyle
Nedür bülbül tegi feryâd yeter kat-ı makâl eyle
2 Dilersen nâm-ver olmak bu bâzâr-ı cihân içre
Varup ibrâhim Edhem tek libâsın köhne-şâl eyle
3 Bu nâ-dânlık ile sofî varılmaz menzile bi'llâh
Yüzün sür pâyine git hidmet-i ehl-i kemâl eyle
4 Niçe bir sim ü zer fikriyle me'luf eyledin kalbi
Yeter ey dil birez de hasıl-ı irfân u hâl eyle
5 Niçün Sıdkî idersin her hasise râzını ifşâ
İdersen hâlini bârî Kerime 'arz-ı hâl eyle
Evet, beklenen
doğmuştu ve insanlar onu Habibullah Muhammed diye çağıracaklardı. Ne güzel bir unvan, ne güzel bir isim! .. Ben
elbette ona yine "gül" diyeceğim, Kainatın en güzel gülü; İbrahim'in müjdesi.
Eserin isminden dolayı beklentim biraz farklıydı ama yine de sevdiğim bir okuma oldu. Tavsiye niteliğinde ufak ufak notlar aldım:
*Mehmet Sait Hatipoğlu- Hadis Tetkikleri
*Dale Carnegie-Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı
* Beşir Ayvazoğlu -1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi
*Hüsrev Hatemi-Yozlaşmadan Uzaklaşmak
*İsmet Özel-Faydasız Yazılar
"Dostum İbrahim "Dünyanın en güzel gülü henüz açmadı!" dediğinde ben onun bir gülistanda açacağını sanmıştım. Meğer o dikenler, diken yaraları, gözyaşları ve kan damlaları arasında açacakmış. Bir gül bu kadar mı zahmetli büyürdü?"
Güle kan rengini vermek bu kadar mı fedakarlık isterdi?
Sorma, hem gül hem gürz taşıyorum içimde
Saksılar alıyorum çiçekler kan veriyorum geçmiş oluyor
Şurama dayanıyorum İbrahim bütün kemiğimle bıçağa
İyiyim diyorum iyiyim annem doğurmuş beni
İyiyim ol demiş bana
Beni de sevmişler iyiyim
Kalk ayağa silkelen!Gökyüzünü karartanlar yüzünden kapatma pencereni güneşe.Aç umudunun perdelerini,yüreğindeki odaya ışık girsin.Yalanlara dik tut kafanı,sahte samimiyetlere Gül geç,Onları dert edip düşünmeye dahi değmez.