Tarıh okumayı severmısıniz? Bide bu Osmanlı imparatorlu'ğunun bilinmeyen bır yönüne haremine uğrayalım mı? orada yaşanılan anlatılan, anılara birlikte bakalım mı?
Kitap dostları
Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahı Sultan Vahdettin'in haremlerinden Nazikeda Kadınefendi'nin nedimelerinden Prenses Leyla Açba’nın Fransızca ve
Bu ay peş peşe sürükleyici kitaplara denk geldim, çok mutluyum. Bir İnsan Yüreği’ne hiçbir fikrim olmadan başladım ve nasıl bittiğini anlamadan bitiverdi.
Günlük formatında yazılmış bir roman Bir İnsan Yüreği. Birkaç yerde Tanrı anlatıcı araya girip bilgiler veriyorsa da metnin büyük çoğunluğu Logan Mountstuart adlı anlatıcının günlüklerinden
GAZETENİN BİR HAFTASI: KÜBİTEM için tutulan daire Devlet gazetesinin en lüks bürolarından birisi idi. Apartmanın girişi Bayındır sokaktandı ama salonu Meşrutiyet caddesine bakardı. Üç oda ve bir salondan oluşan büronun bir odası sırf Dündar Taşer'e tahsis edilmişti. Dündar Taşer misafirlerini burada karşılar görüşür, sohbetlerini burada
Küsmüşüz dünyaya... İçimizde kırgın bir heves, Aklımızda yorgun bir düş, Elimizde yaşanmamış gençlik yılları...
Sustuklarımız, kendimizden bile daha ağır...
"İnsanın yaşadığı değildir hayat, aslolan hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır.”
Gabriel Garcia Marquez
"Başlangıçtaki romancı konumunu aşıp bir kitlesel fenomen, bir tür halka mal olmuş şahsiyet haline gelen, çağımızın en önemli yazarlarından
Gabriel Garcia Marquez ’in, Gene H. Bell-Villada tarafından kaleme alınan Bir Söz Büyücüsü kitabında, bütün
Küçük flörtleri dışında, aşkı yaşamamıştı hünez. Aşkı hiç tatmamıştı ve tatmayacaktı bu gidişle. Ne çabuk geçiyordu zaman. Çocukluk, gençlik, okul yılları, sorumsuz, sorunsuz günler ne çabuk geçiveriyordu.
Türk çocuğu Şirin Baba'yı, Noel Baba'yı bilirken kendi öz değeri olan Dede Korkut'tan habersizdir. Kendi öz değerlerinden mahrum büyüyen çocukların gençlik yılları da aynı doğrultuda devam etmektedir.
Oysa, onun önünde, tersine, basit ve sıradan bir yaşam, cimrice verilmiş bir armağan gibi, yılları parmakla sayılabilecek ve insan tanıyana kadar eriyip gidecek küçücük insani bir gençlik vardı.