Eserlerinden bazıları : Halk Avcısı , Demir Ökçe , Beyaz Diş , Güneş Çocuğu , Cinayet Şirketi , Vahşetin Çağrısı , Sevginin Katıksızı , Ay Vadisi , Dehşet Ülkesi , Ademden Önce , İntihar
Küçük şehirlerde hayat metronom gibidir ; kimi zaman o kadar düzenli ve öngörülebilirdir ki bu kaderden kaçınabileceğini düşünmek güneşin batıdan doğabileceğini düşünmekle birdir. Ancak bazen tam da bu olur: Güneş batıdan doğar.
Güneydoğulu Çeroki büyükleri gökyüzünün en ucunda yaşayan Güneş'ten ve ortasında yaşayan kızından bahsederler. Her gün gökte yay çizen Güneş, kızının evinde öğle yemeği yemek için mola verirdi. Güneş o kadar güçlüydü ki kimse gözünü kısmadan ona bakamaz ama herkes yumuşak
Ay'a gülümserdi .
Kıskanç Güneş tüm insanları öldürmeye karar verdi, o kadar ısındı ki birçoğunu yok etti. insanlar Güneş'i zehirlemek için yılana dönüştü fakat Çıngıraklı Yılan yanlışlıkla Güneş'in Kızı'nı ısırdı. Güneş, kızını ölü halde bulunca kendisini onun evine kapattı, dışarı çıkmadı . İnsanlar sıcaktan ölmekten kurtulmuştu fakat bu sefer tüm dünya karanlığa ve soğuğa gömüldü. İnsanlar, ruhunu bir kutuya hapsederek Güneş'in Kızı'nı Hayalet
Ülkesi'nden almaya çalıştılar. Ancak eve yaklaşmışken kutuya bir çatlak açtılar ve kızın ruhu kırmızı bir kuş olup uçarak gitti . Güneş'e şarkılar söylediler ve nihayet güldürdüler; gülünce yüzünü gösteren Güneş sayesinde dünya yeniden ışıkla doldu.
Merhaba
Bugün sizlere Karina Yayınevinden Yusef Masadow kalemiyle İçimdeki Kenan Ülkesi kitabı ile geldim.
“Öyle işte… Ne zordur,insan olabilmek. Ne zordur; geldiğin gibi kalabilmek, kaldığın yeri koruyabilmek.Ayakları sabit tutabilmek ne zordur. Kalbi ah’lardan temizlemek, en zoru…”
Yazarın kalemiyle tanışma kitabım oldu İçimdeki Kenan
İnsanın ülkesi aslında hayatının en büyük belirleyicidir. Kitabı okurken bu cümleyi çok daha içten hissetmekteyiz. Kitapta geçen iki kadın karakterin acı hikâyelerine tanıklık etmekteyiz. Kadınların bir eşyadan bile daha değersiz, hiç bir şekilde hakları bulunmayan, bir erkeğin himayesinde olmadan asla herhangi bir şey yapılamayan, Taliban'ın katı kuralları ile eğitimsiz, sosyal yaşantısız, söz sahibi olmadan, küçük yaşta evlendirilerek yaşatılan bir çok zorluk anlatılmakta. Bir kafesin içinde özgürlüğünüzün elinden alınmış şekilde bir yaşamın nasıl olduğu, savaşın etkisinin çok içten anlatıldığı bu yapıt bence herkes tarafından okunmalı ve okutulmalı. Her ne kadar üzücü dahi olsa acı gerçekleri herkesin okuması gerekir bence.
Okuyacaklara keyifli okumalar derim her kitap incelememin sonunda ancak bu kitap keyifle okunması gereken bir eser kesinlikle değil maalesef...
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,9bin okunma
Sultan Alp Arslan ölmüştü ve insanlar henüz uygun bir şekilde onun yasını bile tutmaya bile fırsat bulamamışken, cuma hutbesinde vaizler yeni sultanın adını ilan etmişlerdi bile - yeni sultan, halk arasında Yavru Arslan diye tanınan genç ve alımlı Melikşah'ın ta kendisiydi.
Kitaplarının, hocalarının ve cirit sahasının başından erkenden alınarak sultanlığı kutlanan Melikşah, artık Doğunun ve Batının hükümdarı, Cihanın efendisi, Güneş Ülkesi'nin Emiri unvanlarını taşıyan bu sakalları bile yeni çıkmaya başlayan delikanlı,kendisine kayıtsız şartsız itaat edilmesini istiyordu.
"Benim gibi düşünen, hisseden birinin bir başka canlıyı öldürmesi nasıl mümkün olabilir ki? Ben yaşamı seviyorum. Onun için ne olursa olsun, asla bir cana zarar veremem."