"Yalpalıyorum Allah’ım Sis bulutları inmiş gibi zihnime Eğrisini doğrusunu hesaplayamadığım ne varsa Gelip zincire vuruyor düşlerimi Düşene tekme tokat dalan bu dünyada Bir bebeğin ilk adımları kadar tedirgin kalbim.. Keşke düşsem diyorum. Düşsem toparlanırım Düşsem yerim belli olur hiç değilse Yerimi yurdum bilir, öyle kalkarım ayağa. Şayet
Cəbrail
Cibril və Ruhulkudus(Müqəddəs Ruh) kimi də tanınan bu mələk peyğəmbərlərə vəhy gətirmək üçün vəzifələndirilmişdir. Onun əsas sifətləri “Təkvir” surəsinin 20-ci ayəsində belə verilmişdir: “Ərş sahibinin hüzurunda həqiqətən dəyərli, qüdrətli və hörmətli bir səfir, orada hörmətli və etibarlı bir elçi”.
Reklam
İşiniz, kibrit kutusuna kibrit dizmek bile olsa küçümsemeyin.
Hz İbrahim ve Mecusi
Bir akşam vakti dışarı çıktı, sağa sola baktı, yolları gözetledi. Saçı sakalı kar gibi ağarmış, söğüt gibi yapayalnız bir ihtiyar adam gördü. Dizlerinde derman olmadığından sendeleyerek yürüyordu. Hemen yanına varıp ona gönül alıcı bir sesle "Merhaba!" dedi. Daha sonra da, "Ey gözümün bebeği! Tenezzül buyurun da bizde bu akşam tuz ekmek yiyelim" diyerek onu evine buyur etti. Yaşlı adam Hz. İbrahim'in cömertliğini ve konukseverliğini işitmişti, memnuniyetle teklifini kabul ederek onuria birlikte yürüdü. Halil İbrahim peygamberin hizmetçileri ihtiyarı izzet ve hürmetle karşılayıp içeri aldı. Hoş geldiniz dendi, hatır soruldu, yemek hazırlandı, sofra kuruldu. Yemeğe başlarken herkes "bismillah" derken, hiç kimse ihtiyar konuğun buna benzer bir şey söylediğini duymadı. Hz. İbrahim alelacele şöyle sordu: "Besmele çekmediniz, sanıyorum unuttunuz, yemeğe başlarken onu verenin adını anmak için 'bismillah' demek gerekmez miydi?" İhtiyar, "Ben bunu hiçbir yerde işitmedim. Mecûsîler'de böyle bir âdet yok" dedi. Hz. İbrahim anladı ki bu bahtsız ihtiyar ateşe tapıyormuş. Bizim dinimize yabancı olan münkir ve mundarın inanmış olan temizlerin yanında yeri yoktur diye düşünerek, ondan nefret etti ona kapıyı göstererek ona yol verdi. Bu olay üzerine Allah Teâlâ, Cibril'i göndererek Hz.İbrahim'i şöyle uyardı: "Ey Ibrahim, misafir hiç kovulur mu? Ben bu ási kulu yüz yıl besledim, hiçbir gün rızkını kesmedim. Sen ondan iğrendin, ona bir öğün bile yemek vermedin. O, ateşe tapıyorsa, kötülüğü ve cezası kendisine aittir."
Sayfa 106 - SemerkandKitabı okudu
Daha gençken anladığım bir şey vardı. Şu: ' Kusuruz olmak yakışmıyor insana .' Kusursuzluk iddiası, kibri de beraberinde getiriyor. Adı üstünde, iddia . En iyisi ve doğrusu: Kul kusurludur .
Sayfa 63 - Muhit Kitap
KISACA NEFS MERTEBELERİ Muhterem ve pek aziz kardeş, İnsan olabilmek kadar güç bir şey yoktur. Kişi, zengin olabilir, âlim olabilir, yüksek makam sahibi olabilir. Fakat insanlık bambaşka bir şeydir. Diğerleri her ne kadar güzel şeylerse de «insanlık» yanında hiç kalırlar. Şimdi sana şu yazdıklarımın bir hülåsasını yapayım: 1 Nefs-i Emmâre
Reklam
465 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.