Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu.
Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu.
Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu.
Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Hektor’un Troyalılarca unvanı “atların terbiyecisi” idi.
Hititlerin Boğazköy’deki (Pterium’daki) arşivlerine göre Troya Savaşından
yüzyıllarca önce Akha prenslerinin savaş arabası kullanmak için Boğazköy’e
yani Hitit başkentine geldiklerini yazmış olmaları anlamlıdır.
Bütün Troya savaşını yazmak pek uzun olur. Ama Akhilleus’un
ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Yaşlı adam, karanlığın içinden tan yerinin ağardığını seçiyordu. Kürek çekerken, sudan fırlayan, uçan balıkların yarattığı titreşimleri, gecenin içinde yükselirken sert kanatlarının çıkardığı ıslık sesini duyuyordu. Uçan balıkları çok seviyordu. Uzun sözün kısası, bu balıklar yaşlı adamın okyanustaki tek dostuydu. Kuşlara acırdı; özellikle de uçup
Mehmet Eroğlu’ndan yine muhteşem bir kitap. Uzun bir mektup... tartıştığı konular oldukça yerinde. Aşk, aldatmak, ahlak üzerine cesurca söz söylüyor. Ben romanlarda aforizmaları çok sevmesem de Mehmet eroğlunun diğer kitaplarında olduğu gibi abartılı miktarda olmadığını düşünüyorum ama sevenler için de yeteri kadar olduğunu düşünüyorum.
Mehmet Eroğlu’nun kaleminden çıkan “Kıyıdan Uzakta” adlı “Uzun Mektup” türündeki bu eser, Mehmet Eroğlu’nun kalemiyle ilk tanışmamdır. Bu kitaptan önce çıkan kitaplarını okumadım hiç. Diğer kitapları hakkında yaptığım incelemeler ve bu kitabın arka kapak yazısından da anlaşılacağı üzere tarzından oldukça farklı bir eser olduğu. Zühal(mektubu yazan
“İlkbahar âşık olmak için en güzel zamandır,
sonbahar aşık olunacak kişiyi bulmak için en uygun zamandır.
Sonbaharın bir hüznü vardır, bu hüzün insanın içinde dolaşan
arzunun tamamlanması düşüncesine tam olarak uyar…” – Kierkegaard