Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Toprak Ana çelikten bir tırpan yaptı Kronos'a. Güneşte ateş gibi yanan, dokunduğu her nesneyi ortadan ikiye ayıran. Uzattı oğluna, '' Al bunu '' diye emretti. '' Al bunu ve yen onu. Babasının gölgesinde yaşayan çocuklar asla büyüyemezler. Babasına muhtaç olanlar hiçbir zaman özgür olamazlar. Babalarının merhametine sığınan oğulların yaşamaya hakları yoktur. '' Tutuşturdu kutsal tırpanı Kronos'un eline. '' Sakla bunu '' dedi kararlılıkla. '' Ve her sabah, her akşam nefretle,inatla, kızgınlıkla bileyerek keskinleştir. Öyle ki daha sen dokundurmadan yaralasın o Uranos olacak merhametsizi, aman vermesin vicdansıza, daha sen dokundurmadan iktidarsız bıraksın bizi mutsuz kılan zalimi. ''
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Davam
Necmettin Erbakan (29 Ekim 1926, Sinop - 27 Şubat 2011, Ankara), Türk siyasetçi, mühendis, akademisyen ve Türkiye başbakanı. Başbakanlık görevini 28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında sürdürmüştür. 28 Şubat sürecinden sonra istifa etmeye zorlanmıştır ve kendisine 5 yıl süreliğine siyaset yasağı getirilmiştir. Kayıp Trilyon
Davam
DavamNecmettin Erbakan · Mgv Yayınları · 20175bin okunma
Reklam
Yoksa Siz De Merhamet Yorgunu musunuz?
Sosyal medyada çok fazla bilgiyle karşılaşmaktan algı eşiğimiz düşüyor. Bir bakmışız normal zamanda tepki vereceğimiz bir haber, ekranda aşağılara doğru kayıp gitmiş, gözden kaybolmuş. Çünkü az önce çok öfkelendiğimiz başka bir olaya tepki göstermişiz, sabah da çok üzücü bir olay için yeterince sinirlenmişiz. Dünyanın tüm acılarına üzülemeyeceğimiz için bir bakmışız şalterleri indirivermişiz: Aradığınız duyarlılığa şu ânda ulaşılamıyor! Anlattıklarım tanıdık geliyorsa geçmiş olsun! Siz de merhamet yorgunluğuna tutulmuşsunuz.
Bir sabah uyandığımda kendimi Kronos gibi hissettim. İnanılmaz değil mi?
Sabah Yakın Değil mi?...
Türk halkı, beş yüz yıldan fazla süredir birlikte yaşadığı miras, akide ve kültürden ve nesilden nesile geçerek kendisine miras kalan Arapça harflerle yazmaktan mahrum bırakılınca entellektüel cehalete yakalandı. Yeni gelen Türk nesli ise ne akideyi biliyor, ne kültürü, ne dini ne de prensipleri. (Kaybolmuş, kafası karışmış ve parçalanmış durumdalar.) Ancak iyi bir fıtrata sahip olan Türkler, birgün bu ecnebi fikirleri terk edecek ve Kemalist ilkeleri ayağının altında ezecektir. Alametleri ufukta görünmektedir. Sabah yakın değil mi? “Ne zamanmış o?’ diyecekler. De ki: ‘Yakın olsa gerek!”. (İsra: 51)
Sayfa 58 - 59
Her şey geride kalmış sanıyordum, işler yoluna giriyor diye düşünüyordum . Tüm diyetleri ödemiş, tüm hesaplarımı kapatmış sanıyordum, ödediğim en son bedel babamdı.Hayatın kendisiyle yaptığımız son pazarlıktı. 3 senelik bir ALS süreci.Beklenmedik bir sabah ellerimden kayıp gitti. Alınmış ses telleriyle sessiz sessiz attığı çığlıkları ben duyuyordum. Alıp cebime koyabilirim sanmıştım ruhunu, canını.Tutamadım; uçup gitti.Affet beni babam,Meğerse kaderin özlenmekmiş .. Umuyorum ki şimdi rahatça nefes alabiliyorsundur, Mekanın cennet olsun güzel babam , senden dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum.. 19.07.2020
Reklam
Pazardı bugün... Neredeyse hareketsiz... Daha çok gevşemiş bazı yüzlerde, biraz hüzün görür gibi oluyorum: Hayır, hüzünlü değillerdi, neşeli de değillerdi. Dinleniyorlardı sadece. Fal taşı gibi açılmış sabit gözleri, denizi ve gökyüzünü yansıtmaktan başka bir şey yapmıyordu. Birazdan evlerine dönecekler; yemek odasındaki masada, ailece bir fincan çay içecekler. Şu an olabildiğince az çaba sarfederek yaşamak, davranışlarında, sözlerinde, düşüncelerinde tutumlu davranmak istiyorlardı. Yüzlerindeki çizgileri, göz kenarlarındaki kırışıklıkları, haftalık çalışmanın verdiği şiddetli yorgunluğu tek bir gün vardı ellerinde, tek bir gün. Dakikaların ellerinden kayıp gittiğini hissediyorlardı. Pazartesi sabah dokuzda evden çıkmak için gerekli gücü toplayacak zamanı bulacaklar mı acaba? Deniz havası canlandırıyordu onları. Derin derin solumaları bu yüzden. Uyuyan insanlar gibi düzenli ve derin soluk alıp vermeleri dışında canlılıklarını kanıtlayacak bir şey yoktu. Parmaklarımın ucuna basarak yürüyordum. Dinlenip duran şu acıklı insanlar arasında, kaskatı ve taptaze gövdemi ne yapacağımı bilemiyordum.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.