Biz aşk bahçemizi küçük tuttuk seninle
İçinde güvensizlik ağaçları küstüm otları kendini saklama çiçekleri
Özlem kirli bir kan gibi yüreklerimizi boğmasın
Yalnızlık karanlık bir orman gibi
Çökmesin diye içimize
Biz aşk bahçemizi küçük tuttuk seninle
Önümüzde dokunuşlardan uzak,
İnsafsız ve çok uzun bir kış var diye koca bir yaz,
Kendini saklama çiçeklerini,
Suladık durduk yalnızca
Biz aşk bahçemizi küçük,
Çok küçük tuttuk seninle ...
Selamlar,
Internet'in daha sık kullanılır olmasıyla bilgi akışının hızlanması hepimizin şahit olduğu bir hakikat. Bununla birlikte, kirli bilginin de daha hızlı bir şekilde akarak pek çok zihinde yanlışların filizlenmesine yol açtığını da aynı emniyet hissiyle biliyoruz. Bu ikinci durumun bir yansımasını da Üstad'la alakalı
Şair ruhlu insan nedir? "Şu koca kainatın en sevgi dolu anlarındaki üzüntülü gulumsemelerinden yaratılmış olan bir varlık..." Şair ruhlu insanın gülümsemelerinden güldeki şebnem gibi gözyaşları damlar, ağlamalarında gökkuşağını andıran gulumseme işaretlere görunur, tabiata tüm varlıklardan daha fazla bağlıyken, tabiatın da üstüne çıkmayı ister, henüz kendini bile idareden yoksun iken, cihanı zayıf kollarıyla sürükleyerek başka bir doyum noktasına, başka bir olgunluk merkezine götürmeye çalışır. Bunca uğraşıp didinmeler sonucunda gücü, kuvveti bitince de, ya kafeste siyah perdeler içinde mahpus bülbüllerin ötüşü kadar hüzünlü ya da yanınızdan nefes almaya yetecek miktarda bile hava bulamayacak kadar yükselip sonra aşağıya doğru şiddete süzülen şahinlerin haykırışını andıran feryatlara başlar. Evet, asıl şiir, o feryatlar ve esas şair de o karakterde ve o yaratılıştaki kişilerdir. Yoksa üç beş kelime sallayarak ve birkaç kelimeyi birbirine kafiyeli ekleyerek kendini ortaya atanlar değil...