Merhabalar. Bugüne kadar yaşı büyükçe olanların eskilerden bahsettiklerine birçok kere şahit; biz gençken, biz çocukken diye başlayan hikayelerine onlarca kez dinleyici oldum. O hikayeleri anlatanlar hısım akraba türünden birileriyse genelde ev ortamında gerçekleşir anlatma-dinleme olayı. Bir de hikayelerini anlatan tanımadığımız insanlar vardır. Onlarla bir parkta, cami önünde, kıraathanede, otogarda vs. birçok sosyal alanlarda karşılaşabiliriz. Bu insanların bazı hikayeleri o kadar sarar ki zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Mesela otogarda ilçeler arası otobüs beklerken birkaç araç sonrasına kaldığım olmuştur hikaye dinlememden ötürü:) Ben Can Kozanoğlu ile bir otogarda tanışmadım. Acemi Eğitimi kitabını, bir kitap sitesinin kampanyasından edindim. Sonra bir demlik çay eşliğinde sedire oturup çaydanlığı bitirene kadar, sadece sigara ve çay ısıtma molaları vererek bir çırpıda kitabı bitirdim. Çünkü anılar o derece eğlenceli ve bırakmıyor, siz de bırakamıyorsunuz.
Kitap bittikten sonra dedim ki: bir otogarda yine otobüs bekliyor olsam, yine sonraki araçlara binmek zorunda kalırmışım bu anıları dinlemekten. Hemen her bölümde güldürecek, yer yer kahkaha attıracak noktalar mevcut. Bazı bölümleri okurken gülmekten gözlerimin yaşardığını hatırlıyorum. Sırada, yazarın Yalan Yıllar isimli bir diğer anı kitabı var. Eminim ki o kitap da en az bunun kadar eğlenceli. Kitabı şiddetle tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.
Acemi EğitimiCan Kozanoğlu · Can Yayınları · 2015161 okunma
Buyuk siir
Naci Hotanoğlu
Yaşamak ne denli zor oldu bu kadar,
Yüzler ne zaman kir yuttu böylesine...
Çok oldu mu yitip giden Arifler,Necipler,Veliler...
Nasıl köreltildi böyle gönüller...
Söyleyin bana ey evliyalar,katipler!
Kaç satır kaldı Bakiler'den bana,
Ya Yunus'un emaneti? Değdi mi cana?
Hala bekler mi Mona'yı Sezai?
Ey gönlün perçemini toprağa döken ulvi!
Ey sevdasına nefer olan fedai!