Miroslav Klose: "Futbol oynamayı bıraktım çünkü artık futbolu tanıyamıyordum. Çocukken sadece antrenman yapmayı ve her zaman sevdiğim bu sporda biri olmayı düşünüyordum, bugün genç oyuncular çok başka şeyler düşünüyor. Lazio ve milli takımda her antrenmandan sonra sakatlanma olasılığını azaltmak için buz dolu bir küvete girerdim. Takımdaki genç oyuncular ise bunu düzenli olarak reddetti. Antrenman bittiğinde çöp torbalarını alıp çöpe attığımı gördüklerinde bana 'Bunu kim yap diyor?' dediler. O an kendi kendime '20 yaşındasın ve 60 yaşındaki işçiye yardım edemiyor musun?' dedim. Kramponların çoraplarıyla uyumlu olup olmadığına daha çok önem veriyorlar. Futbol diyince akıllarına ilk önce arabalar, sponsorlarla yapılan sözleşmeler ve yeni kramponlar geliyor. En çok önem verdikleri şey imaj. Oysa benim için önemli olan tek şey futbolun en saf haliydi."
" Kramponlarını giyen her çocuk zamanın ötesine yolculuk yapardı. Sonra eskimemeye başladı kramponlar... Ne kramponlarını eskitecek mahalle maçları kaldı ne de mahalle arkadaşlıkları. "
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Türk mafyası ve futbol arasındaki ilişkiyi anlatan oldukça güzel bir araştırma eseri. Öncelikle kabadayıların tarihçesinden başlıyor. Zamanında mal kaçırmak için kulüplerin çay bahçelerine çöken kabadayılar veya mafyalar, sosyal bir proje olarak gördükleri futbola, hafiften dokunulmazlık kazanmak için biraz da imaj düzeltmek için tekrar giriyor. Haluk Ulusoy'un kazandığı TFF başkanlık seçimleri, eski futbolcu Mustafa Kefeli'nin Alaattin Çakıcı ile olan ilişkisi, Güneydoğuda siyaset ile paralel olarak yıldızı patlatılan Vanspor, Ağrıspor, Hakkarispor, Diyarbakırspor gibi kulüpler, özellikle Malatyaspor'a başkan olan hayali ihracatçılar, Çakıcı - Sinan Engin arasındaki tapeler, Susurluk mafyasından Ali Fevzi Bir'in çeşitli hakemler, teknik direktörler ile olan tapeleri, 3 temmuz operasyonu gibi bilgiler detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bursaspor'un küme düşmesi, Diyarbakırspor'un Süper lige çıkması gibi şaibeli olayların yanı sıra, Aziz Yıldırım ve Mustafa Kefeli'nin soruşturmalar esnasında verdiği ifadelerin metinleri de kitap içerisinde bulunuyor. Futbol siyaset ilişkilerine meraklı olanların mutlaka okuması gereken kitaplardan biri.
Kirli Kramponlar
Kirli KramponlarEcevit Kılıç · Bilge Karınca · 201132 okunma
Evimiz neden çatılı değil de toprak damlı, köyden gelen anneannem neden kitaplardaki yaşlı kadınlar gibi değil de üç etekli, ayağımda neden krampon görünümlü lastikler yerine gerçek kramponlar yok, neden amcamla ağabeylerimin eskilerini giyiyorum, neden tam bir devrimci olamıyorum, Allah'la benim aramda neden dar paçalı kumaş pantolonlular var diye sular seller gibi ağladım. Orada, içi koyun yünleriyle doldurulmuş yastıklara başımı gömerek uyuyakaldım bir zaman.
112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Çocukluk arkadaşım :)
Benim çocukluk kitabım.. futbolu çok sevdiğimden bu kitabı en az 4 - 5 kere üst üste okumuştum. Hiç sıkılmadan, sürekli aynı satırlara göz gezdirirdim. Bu değerli arkadaşım yoktu bu uygulamada. Eksik kitap diye bilirdim kısa süre önce. Çıktığını görünce çok sevindim. Bir mahallenin sıcaklığını taşıyan kitap, mahalle çocuklarının aşağı mahallelerle yaptığı maçları, başkarakter Mehmed'in bir çift krampon sevdası uğruna girdiği entrikaları, çocukların birlikte mahallenin bütün meyve ağaçlarını sömürmelerini, kısacası çocuk yaşta dostluğun nasıl birşey olduğunu bize anlatmaya çalışmış yazar. Hangi yaşta olursam olayım, okumaktan her zaman zevk aldığım nadir kitaplardan bitanesi.. benim çocukluk arkadaşım, seni çok özlemiştim. :)
Kramponlar
KramponlarAbdurrahman Koç · Akvaryum Yayınları · 05 okunma
Başımızı çevirip çarşı camiinin müezzinine kulak dayadık. Bağışlanamaz bir suçu affedercesine yine içli içli ezan okuyordu müezzin. Çaresi yoktu, bu kahırla ya bizimkilerden kopup diğerlerine katılacaktım ya da başımı peygamber yeşili bir seccadeye uzatıp selamete varacaktım. İlkinde en ufak bir ilerleme sağlayamamıştım. Bir türlü tam bir devrimci olamıyordum. Küçük Amca, uzaktan uzağa bana engeller çıkarıyordu sanırım. O kadar beklemiş ama elime bir şey geçmemişti. Devrimciler bir boka yaramıyordu. Sevdikleri bütün sakallı adamlar ölmüştü. Belki bana Allah yardım eder diye düşündüm o ara. O dertle camiye gidip gelmeye başladım. . . . Evimiz neden çatılı değil de toprak damlı, köyden gelen anneannem neden kitaplardaki yaşlı kadınlar gibi değil de üç etekli, ayağımda neden krampon görünümlü lastikler yerine gerçek kramponlar yok, neden amcamla ağabeylerimin eskilerini giyiyorum, neden tam bir devrimci olamıyorum, Allah'la benim aramda neden dar paçalı kumaş pantolonlular var diye sular seller gibi ağladım. Orada, içi koyun yünleriyle doldurulmuş yastıklara başımı gömerek uyuyakaldım bir zaman.
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.