Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı medeniyetini birçok yönden eleştiren Mevdûdî'ye göre Batılılar ilim ve kılıç gücünü, yani bilim ve teknolojiyi kullanarak dünya hâkimiyetini ele geçirmişlerdir. Bu süreçte pek çok medeniyet Batı medeniyetinin bünyesinde kolayca erimiş ve kaybolmuş, Müslümanlar ise tam ve kâmil bir medeniyete sahip oldukları için Batı karşısında durmayı başarmışlardır. Mevdûdî'ye göre bu iki medeniyetin çarpışması hâlâ devam etmektedir.
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
İskender:’Dünya iki şeyin altındadır; kılıç ve kalem. Kılıç kalemin altındadır. Kalem, öğretmenlerin sermayesidir. Uzakta veya yakında, tüm insanların görüşü onunla bilinir. Kitaplara bakmadan( ilim öğrenmeden) zamanını yaşayan ve tanımaya çalışan kişinin aklı kâmil olmaz’ der.
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
İnsan olmadan teoloji yapamazsınız. İnsansız Tanrı bulunamaz. Nasıl ki madenler âleminin imamı altındır, her maden bir gün altın olmayı diler, onun gibi insan da sürekli, kâmil olmak için bir hasret içindedir içten içe. Hatta sufi psikologlara göre bütün psikolojik mutsuzlukların kökeni ontolojik kaymalardır. O’nu aramak gerekir, hatta tasavvufa göre önemli olan arayarak yol üzerinde olmaktır. Varırsın varamazsın, bulursun bulamazsın bu o kadar önemli değildir. Örnek olarak karıncanın hac hikâyesi verilebilir: Karıncaya sorarlar: “Nereye gidiyorsun?” Der ki: “Hacca.” “Varamazsın ki..” diye gülerler. O ise aldırmaz. “Olsun yoldayım ya...” der. Belki yolda sadece bir yıl, belki otuz yıl, belki de bir ömür geçireceksin. Önemli olan kendine hedef belirleyip yola koyulmaktır. Yola koyulmak hayatının anlam bulmasıdır.
Kadir Gecesi / Hz.Ali Ramazan Ayın'da öldürüldü
Kadir Gecesi, Ali Gecesi Kadir gecesi, Rahmet Peygamberi’nin buyruğuna göre Ramazan Ayı’nın son 10 gününden birisidir. Hatta son on günün tek, yani on dokuzuncu, yirmi birinci, yirmi üçüncü, yirmi beşinci, yirmi yedinci ve yirmi dokuzuncu gecelerinden birindedir. O gün kader gecesidir ve bin aydan daha hayırlıdır. Kur’an o gecede indirilmiştir,
Reklam
Hz. Muhammed’in(sav) Veda Hutbesi’ndeki mesajı, yeryüzündeki en önemli kardeşlik mesajıdır ve Magna Carta’dan da evvel verilmiştir. “Arap olanın, Arap olmayana üstünlüğü yoktur” diyebilen, ırkçılığın her türlüsünü ayakları altına alan evrensel bir peygamberdir O. “Üstünlük takva iledir.” Yani benim “iyi adam” olmamla alakalıdır üstünlük. “İyi” olabilmişsem hangi milletten olduğum sorulmaz; bir Habeşli köle, takva basamaklarını geçip kâmil insan olmuşsa bizim başımıza geçebilir.
Bunun ilacı ve tedavisi ya da çaresi, başta aklını meşgul edecek olan nedenleri ortadan kaldırmaktır. Bunu yapmak için başta gözlerini kapatacak ya da karanlık olan bir yerde namazını kılacak veya önünde kendisinin aklını karıştıracak bir şeyler bulundurmayacaktır. Namaz kılacağı zaman, örneğin bulunduğu yerde duvara en yakın mesafede namazını kılmalıdır ki, gözünün görme alanı daralmış olsun. Namazda iken, geniş bir alanı içerisine alabilecek bir yerde ve zihnini meşgul edecek konumda olan bir durumdan uzakta bulunmalıdır. Özellikle nakışlı, desenli ve süslü yerlerde namaz kılmaktan kaçınmalı. Aynı şekilde desenli yaygılar ve seccadeler üzerinde namaz kılmaktan da kaçınmalıdır. Bunun içindir ki, kendisini ibadete verenler, genelde küçük bir yeri seçerler, yerin karanlık olmasına, genişliğinin de secde edebilecek durumda bulunmasına özen gösterirler, bu, onlar için daha toparlayıcı olmaktadır. Dikkatlerin dağılmamasını sağlamaktadır. Ancak kendilerine daha çok güvenenler de, cami ve mescidlere gidiyorlar, gözlerini yumuyorlar, sadece secdeye varacakları yeri görebilecek tarzda davranıyorlar. Aynı zamanda bunlar, tam anlamıyla ve kâmil manada bir namazın kılınmasını, kişinin sağında ve solunda olanları ve olan biten şeyleri bilmemesiyle, tanımamasıyla mümkündür, durumu böyle değerlendirmektedirler. Abdullah b. Ömer (r.a.), namaz kılacağı yerde ne bir mushaf, ne bir kılıç bırakmazdı, hemen çıkartırdı, eğer bir yazı varsa onu da silerdi.
Dünya hayatı içinde pek çok eksiklik ve yanlışımız olur ve neden, niçin, nasıl gibi soruları hepimiz sorarız; bazen bunalır ve umutsuzluğa kapılırız. Bunların bizi arayıştan vazgeçirmemesi gerektiğini Ebu'l-Hasan Harakani'ye atfedilen şu menkıbe pek güzel açıklar. Cenab-ı Hak, bir gün Harakani'ye tecelli eder ve ona şöyle söyler: “Ya Ebul-Hasan, herkes seni kâmil bir insan biliyor. Zâhirin itibarıyla herkes seni büyük adam zannediyor. Lakin kimsenin bilmediği hâllerini ben biliyorum; ne isyanların var, ne günahların var, ne yanlışların var. Şimdi ben senin bu sırlarını insanlara söylersem, hâlin nice olur?” Ebu'l-Hasan'ın ona verdiği cevap ise muhteşemdir: “Sen bilirsin efendim. Mülkün sahibi sensin. Dilediğini vezir; dilediğini rezil edersin. Sen benim Rabbim, sahibimsin. Benim gizli, saklı her şeyimi, her sırrımı Sen biliyorsun. Hiçbir şeyi Sen'den saklayamam. İstersen İfşa et beni. Ama ey Allahım, ya ben Senin sırlarını onlara söylersem, ne olur âlemin hâli?” Naz makamı derler sufiler bu hâle. İki sevgilinin atışması da denir.
"Bir kötü bir kişiyi etkilerken bir insan-ı kâmil birçok kişiyi etkiler. Yani iyilik daha seri çalışır."
259 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.