Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonuna doğru, ufak tefek, pörsümüş, dişsiz bir yaşlı kadındı artık; ama hep harika kadın olarak kaldı ve sonuna değin yüreğimi yüreğinin içinde taşıdı.
Uyku onun için unutmak demekti; uyandığı her sabah kederle karşılaşıyordu. Hayat onu kaygılandırıyor, sıkıyor, zaman ise eziyet gibi geliyordu.
Reklam
… ama bir erkek neden evlenmek ister ki diye soruyordu içinden. Hayret verici anlaşılmaz bir şey olarak görüyordu bunu.
Hayata dair eski ve aşina şeylerde hiçbir hoşluk göremez olmuştu
Hayat, hastalıklı bir insanın yorgun gözlerini yakan güçlü bir ışık gibiydi.
Reklam
Kelimelerim, içlerine yüklemek için onca çaba gösterdiğim anlamlarını sana aktarmıyor.
Kızıl Veba
İnsanoğlu uygarlık yolundaki kanlı ilerleyişine başlamadan önce, ilkelliğin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkûmdur.
Sayfa 13 - Granser (James Howard Smith)Kitabı okudu
Ağzımı açıp gözümü yumsam,suratınıza karşı topunuz çürümüşsünüz, içiniz yoksuzlukla, hırsızlıkla, rüşvetle dolu diye konuşsam öfkeden kudurmak yerine kem küm edip isabet buyurdunuz dersiniz.
Halbuki düşünsene, bir zamanlar bütün masumiyetimle yüksek makamlarda oturan, güzel evlerde yaşayan, banka hesabı olan eğitimli insanların ne kadar değerli olduklarına inanırdım.
Reklam
Büyük bir hanımefendinin bir keresinde âşığına söylediği şu sözleri bir yerlerde duymuştum: “Sen yanımda olduktan sonra bir çadırla kuru ekmek yeter.” Om Hanım’ın da bana söylediği bir bakıma buydu. Söylemek de ne kelime, çoğu kez kuru ekmeği bile bulamayıp gökyüzü çadırımızken bile, son harfine değin bu cümleye uygun yaşadı.
"Eski arkadaşlarından ve eski hayat tarzindan kendini azat ettiği, yeni arkadasş da edinmediği icin okumaktan başka yapacak bir şeyi kalmamistı; okumaya o kadar çok vakit ayiriyordu ki bunu yapan sıradan gözler olsaydi, şimdiye kadar on kere bozulmuştu."
Her şeyin bu kadar özenle yerli yerine konmuş olması, bu düzenin ardında büyük bir zekanın yattığına dair bir işaretti.
Yaptıkları, yapmamaktan daha kolay oldukları için yaptığı şeylerdi.
Uygarken, ahlaki bir düşünce uğruna canını rahatlıkla verebilirdi; ama uygarlıktan uzaklaşmasının tamamlanması ahlaki düşünceleri savunmaktan kurtulmasının açık bir belirtisiydi.
Ama hiçbir yere kök salalamıştı. Etrafındakileri memnun edecek kadar uyum sağlamış ama kendisi tatmin olamamıştı. Her zaman bir huzursuzluk hissiyle altüst olmuş, daima ötelerden gelen çağrıyı duymuş, kitapları, sanatı ve aşkı bulduğu ana kadar hep dolaşmış ve aramıştı.
Sayfa 276 - Türkiye iş bankasıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.