Fıkıh noktasında Hanefi mezhebine bağlı olanların büyük çoğunluğu inanç noktasında Maturidiyye mezhebine bağlıdır. Hanefilerin ilk nesli Selefiyye mezhebine bağlıydılar.
...
Maliki ve Şafii mezhebine bağlı olanların birçoğu Eş'aridir. Hanbeli mezhebinde olanların büyük bir kısmı Selefiyye, diğer kısmı ise Eş'ariyedir.
Selefiyye, Maturidiyye, Eşariyye kurtuluşa eren (fırka-ı naciye) gruplardır. Bunların üçü de ehli sünnetten olup, inançları Allah'ın kitabına, Hz peygamberin hadislerine ve ümmetin icmaına dayanmaktadır.
Sultan II. Mehmed'in hocaları arasında yer alan Hızır Bey, gerek Sultan II. Murad, gerekse Fatih devrinde pek çok medresede müderrislik yaparak, Hayali Ahmed Efendi (875/1470) ve Hocazâde Muslihuddin (893/1488), gibi kendisinden sonra büyük âlimler arasında yer alan pek çok talebe yetiştirdi. İstanbul fethedilince Fatih tarafından şehrin ilk kadısı olarak tayin edilen Hızır Bey'in telif etmiş olduğu el-Kasidetü'n-Nûniyye isimli eseri, Ehl-i sünnet/Mâtüridi akâidi mevzuunda Osmanlı ilim çevrelerinde oldukça rağbet görmüş, üzerine Arapça ve Türkçe olmak üzere pek çok şerh yazılmıştır. Bunların en meşhurları, Hayali Ahmed Efendi (875/1470) ile Dâvûd-ı Karsî'nin (1169/1756) şerhleri olup kütüphanelerde pek çok yazma nüshası bulunan bu eserlerin 1318 yılında İstanbul'da ikisi birlikte baskısı yapılmıştır. Molla Hayâli, söz konusu şerhte özellikle Tekvin sıfatı mevzuunda İmam Mátüridi'nin ismini zikredip onun ve tâbilerinin Eş'ariyye mezhebinden farklı olan görüşlerini açıklayarak Mâtüridiyye mezhebinin ehemmiyetine işaret eder.
Madem benden tavsiye istediniz, buyrun 100 kitap tavsiyesi...
Hak Dini, Kur’ân Dili – Elmalılı Hamdi Yazır
Riyazüssâlihin (Hadis)
Risâle-i Nûr Külliyatı – Said Nursî
Muvazzah İlm-i Kelâm – Ömer Nasuhi Bilmen
Asr-ı Saâdet – Mevlânâ Şiblî
Hayâttü’s-Sahâbe – M. Yusuf Kandehlevî
Nimetü’l-İslâm – Hacı Zihni Efendi
İslâm Fıtrî Tabiî Umûmî Bir Dindir –
FASIL
Bahis mevzuu edilen mürtekib-i kebire meselesi üzerine diğer bazı konular istinad ettirilir.
A) Birincisi: Şefâat meselesidir.
Şefâat bize göre vardır, Mu'tezile ise muhalif kalmıştır. Bunun izahına gelince, biz Ehl-i sünnet, Allah taâlânın, vâsıta olmaksızın affetmesini mümkün gördüğümüze göre peygamberlerin ve hayırlı kulların şefâatı ile aftetmesi ise evleviyetle mümkündür. Mu'tezileye göre af mümkün olmadığından şefâatın da bir faidesi yoktur.
Allah taâlâ, icad edilecek madumun nasıl icad edileceğini bildiği gibi icad edilmiyecek ma'dumun, şayet icad edilecek olsaydı nasıl icad edilebileceğini de bilir. Tıpkı cehennemliklerin, dünyaya döndürülmiyeceklerini bildiği halde şayet dünyaya iade edilecek olsalardı eski küfürlerine avdet edeceklerini şu âyet-i kerimesiyle haber verdiği gibi : «Eğer onlar geri gönderilseler bile yine men'olundukları kötülüklere dönerlerdi. Şüphe yok ki onlar yalancı kimselerdir» 55
Peygamber'imizin İnaç sünnetine en yakın olanından en uzak olanına doğru sıralarsak şöyle deriz: Selefiyye - Mâtürîdiyye - Eş'ariyye'nin mütekaddimîni - Eş'ariyye'nin müteahhirîni - Mu'tezile - Filozoflar.