Hasan gün doğmadan uyandı, tüfeğini aldı. Anası saçlarını yastığın üstüne sermiş uyuyordu .Saçları uzundu, kırk örgülüydü, örgülerinde gümüş, altın, mercan işlemeler vardı.
"(Birbirine kavuşan o) iki denizden de inci ve mercan çıkar."(Rahmân, 22)Nübüvvet feyiz ve bereketinden oluşan deniz Hz. Fatıma; velayet kemal ve yüceliğinin, ilim ve irfanının ummanı ise Hz. Ali idi. Bu iki mana denizinde İnci ile Mercan vücut buldu. Hz. Hasan, nübüvvet ve velayetin sedefinde boy veren benzersiz bir inci idi. Müslümanları birbirine kırdırmak, kan dökerek ittifaklarını bozmak isteyenlerin önüne, hakkı olan hilafetten feragat ederek set çekmiş ve inşa ettiği barış ile bir "inci" gibi değerli olduğunu göstermişti.Hz. Hüseyin, denizin derinliklerinde ızdırap görmüş, ızdırap yaşamış, kanda boğulmuş bir mercan gibiydi. Hak ve adalet davasında sert ve tavizsizdi. Onun duruşu zulme ve haksızlığa başkaldırıydı. Ruhu her şeyin en mükemmelini istiyordu. İstediği mükemmelliği Müslümanlara kazandırmak için de hayatını feda etti.Siyer ödüllü yazar Salih Suruç, Resulullah'ın(sav) "iki reyhanım"diyerek iltifat ettiği Hz. Hasan(ra) ve Hz. Hüseyin'i(ra).İnci Mercan, Ehl-i Beyt sevgisiyle dolmak isteyenler için bir başucu eseri.
Her ne kadar edebiyat dergilerinin sığlaştığını düşünsem de bu ayki tuhaf ın sayısını kaçırmak istemedim çünkü Dostoyevski işlenmişti ve gerek verilen değerle gerek torunuyla ilgili yazısıyla diğer dergilerden farkını ortaya koydu.Özellikle diğer büyük yazar ve düşünürlerin Dostoyevski ile ilgili sözlerini okumadan geçmemenizi tavsiye ederim benim gibi Dostoyevski aşığı iseniz bu sayıdan kendinizi uzak tutamazsınız.İçinde Ahmet Arif in şiir kitabının basımı ile ilgili talihsizliği ve Cemal Süreya nın çabalarını da okumadan geçmeyin ve tabi benim kalbimden vuran Mercan Dede nin Özgür müsün Tutsak mısın ile Hasan Saltık ın Cem Karaca nın naifliğini anlatan yazılarını okumazsanız eksik kalabilirsiniz. Bir devrin bitişini analizi o kadar güzel ifade etmişlerki .Umarım diğer sayı Tolstoy la ilgili olur.Keyifli okumalar dilerim.
Tuhaf Dergi - Sayı 2Tuhaf Dergi · Tuhaf Yayıncılık ve Yapımcılık · 2017182 okunma
Normalde Edebiyat dergisi okuyan biri değilim. İlk ve en önemli nedeni; o sayfaların içindeki bütün değerlendirmelerin, fikirlerin, söyleşilerin ve anlatılanlar bana hitap edememesi. O yüzden hep uzak durdum.
Ta ki; Tuhaf ile karşılaşana dek. Ben bu dergiyi çok sevdim. İçinde tabi ki bana hitap etmeyen içeriklerde mevcut. Ama çoğunu keyifle okudum. Tabi ki herkes sevmeyebilir. Bu da doğal olan durumdur. Diğer dergiler iyi ya da kötü yorumunda bulunamam. Çünkü bir kaç sayıları dışında göz atmışlığım yok.
Birinci sayı ile ilgili sevdiğim bölümler;
Albert Camus,
Müjde Ar röportajı çok hoşuma gitti. Müjde AR'ın fikirlerine, ilk defa konuk oldum,
Zülfü Livaneli,
Burak Aksak,
Ahmet Mümtaz Taylan ve Hakan Günday: Propoganda
Murat Uyurkulak (Kahkaha atarak okudum)
Mazhar Alanson (Jimi Hendrix)
Tarık Tufan
Ercan Mehmet Erdem,
Nurhak Kaya,
Ayça Örer,
Ebru Ceylan,
Hasan Saltık,
Mercan Dede (İlk defa okudum, fena gelmedi)
Ben keyifle okudum, tavsiye ederim Tuhaf dergiyi. Ben sonradan keşfettim. Tüm sayıları mevcut. (İşin Ticari kısmı ilk etapta beni pek ilgilendirmiyor. Önemli olan, keyif aldım mı? Almadım mı?)
Herkese keyifli okumalar.
Tuhaf Dergi - Sayı 1Tuhaf Dergi · Tuhaf Yayıncılık ve Yapımcılık · 2017194 okunma
"Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan." (Dostoyevski - Ecinniler, s. 155)
Dergi okumayı çok sevmem demiştim ilk sayıya inceleme yaparken. Ben aslında 6. sayıda tanışmıştım Tuhaf dergi ile. Stefan Zweig sayısı ile. Sonradan tüm sayılarını edinmiştim. Tersten başlamış oldum :)
Birinci sayıda
Keklik serer palazını tenha kayalıklara
uçurur korkusunu
kara diken savurur tohumunu
kurtulur korkusundan
orda bir dağ
orda bir taş
bir pınar
dağ ardında