S. Hüseyin Nasr, Kuzey Afrikalı bir veliden şöyle bir cümle naklediyor:
"Edep nedir bilir misin? Edep, kılıcını son haddine kadar keskinleştirmendir, öyle ki, kesmek zorunda kaldığın kol ıstırap duymasın."
S. Hüseyin Nasr, Kuzey Afrikalı bir veliden şöyle bir cümle naklediyor:
"Edep nedir bilir misin? Edep, kılıcını son haddine kadar keskinleştirmendir, öyle ki, kesmek zorunda kaldığın kol ıstırap duymasın."
İnsanın dünyaya günahkâr olarak geldiğine inanan Nasranî keşişler, dünyevî âlemin günahlar yurdu olduğunu kabulden hareketle tabiatın bütün anlamını maddî ve karanlık bir kült üzerine bindirmişler ve bu anlayışın beslediği rasyonalist felsefeler ise tabiatı evire çevire kullanma zulmüne vesile edilmiştir; S.Hüseyin Nasr'ın o nefis tesbitiyle: "Çağdaş insan, tabiatı, kendisinden yararlandığı, ama kendisine karşı ayrıca sorumlu da olduğu bir eş gibi değil bir fahişe gibi görmektedir.'
S. Hüseyin Nasr, kuzey Afrikalı bir veliden şöyle bir cümle naklediyor:
“Edep nedir bilir misin? Edep, kılıcını son haddine kadar keskinleştirmendir, öyle ki , kesmek zorunda kaldığın kol ıstırap duymasın “
Edep
S. Hüseyin Nasr, Kuzey Afrikalı bir veliden şöyle bir cümle naklediyor :
"Edep nedir bilir misin? Edep, kılıcını son haddine kadar keskinleştirmendir, öyle ki, kesmek zorunda kaldığın kol ıstırap duymasın."
Editör Ön Sözü: Molla Sadrâ ve Esfâr'ül-Erba'a
İsfahan'da, kısa sürede hikmet ile ilgili tüm konularda tanınmış biri hâline gelen Molla Sadrâ, hocasının da etkisiyle başlangıçta, Işrâkî varlık anlayışına uygun olarak mâhiyetin varlığa önceliği görüşünü savunuyordu. Molla Sadrâ'nın, mâhiyetin [vücûda] önceliği görüşünden vazgeçerek 'vucûd'un [mâhiyete] önceliği görüşünü
Sayfa 12 - Litera yayıncılık 2023 Haziran 1.Baskı - el-Hikmetü'l-Müte 'âliye fî Esfâri'l-'Akliyyeti'l-Erba'aKitabı okuyacak
"İnsanoğlu Tanrı'nın mülkün(d)e ihanet etmiştir."
İnsan ve Tabiat, S. H. Nasr
NE DOĞUNUN NE DE BATININ OLAN BİR ZEYTİN AĞACININ GÖLGESİNDE
İslâm düşüncesi ve mistisizmi alanındaki etkileyici entelektüel mirası kısacası yirminci yüzyılın en iyilerinden biri olduğu için hiçbir tafsilatlı methiyeye gerek duymayan S. Hüseyin Nasr bize en büyük hediyesini henüz vermekte: Yol Şiirleri'nde kendisinin de itiraf ettiği gibi içteki samimiyet avlusundaki kendi ruhunu: Ünlü Üç Müslüman
Sayfa 7 - insan yayınları - nasr kitaplığı 16 - birinci baskı - istanbul - haziran 2003 - çeviren nurullah koltaş
Saf dini görüş açısından evrime karşı delil Hinduizm, Jainizm ve Budizm geleneklerinde bile evrenseldir; kozmik tarihin büyük ölçeklerde tahayyül edilmiş olduğu bu geleneklerde ve kutsal kitapları okuyanlar arasında kainatın altı bin yıldan çok daha uzun bir zamandan beri var olduğu, diğer yaratıkların yeryüzünde insana tekaddüm ettiği ve bu süre içinde dünyanın jeolojik konfigürasyonunun değişmiş olduğu konularında tam bir vukuf vardır. Ve İslam söz konusu olduğunda da aynı şey söylenebilir; bin yıldan fazla bir zamandır Müslüman bilim adamları dağ başlarında bulunan deniz hayvanı kabuklarının denizlerin dağlara ve dağların da denizlere dönüşmüş olduğu anlamına geldiğini ve kara hayvanlarının insanlardan ve deniz hayvanlarının da kara hayvanlarından daha önce var olduklarını çok iyi biliyorlardı.45
---------------------------------------------
*45- Örneğin bkz. el-Burni, Kitabu'l-Cemahir fi marifeti'l-cevahir, Haydarabad, 1935, s. 80. Bu, bazı Batılı bilim adamlarını bu tür Müslüman bilim adamlarının Darwin'den önce Darwinizm'in temsilcileri olduğunu iddia etmeye götürmüştür. Bkz. J. Z. Wilczynski, "On the Presumed Darwinism of Alberuni Eight Hundred Years before Darwin", Isis 50 (Dec. 1959): 459-66; bu makale daha önce yapılmış olan Fr. Dieterici ve diğerlerininkileri takiben yapılmış bir çalışmadır. Ancak, lntroduction to Islamic Cosmological Doctrines (s. 147-48) isimli eserimizde ve diğer başka eserlerimizde göstermeye çalışmış olduğumuz gibi, İslam kaynakları mertebeli oluşa işaret etmektedirler- Darwinci evrim teorisine değil.
Sayfa 251 - İZ YAYINCILIK - 2. Baskı; İstanbul, 2001Kitabı okuyacak
