Kasaya parayı uzatırken fısıldadı;
"Le grand amour, le grand séparation..."
"Efendim?" dedi kasiyer,
"Bir şey yok, düşündüm sadece, hangisi daha ucuz? Aşk mı, ayrılık mı?"
"On sekiz lira beyfendi."
Öyle bir iki yıl yetmez tanımak için erkeği.
Onlar yalnız miğde, biz yalnız yemeğiz,
Karınları açken tıka basa yerler bizi,
Ama bir de doydular mı kusup atarlar.
Sevmek, özünde varolan büyük bağlanmaya karşı, insanı günlük ilişkilerinin kişiliksizleştirdiği tutsaklıktan kurtaran en büyük özgürlüktür... Yalanın kirlettiği bir yüreği yağmur sularıyla yıkamak, sonra da içtenliğin rüzgârıyla durulayıp iğde kokularına sarmaktır. Işıkları kesilmiş odalarda kirpiklerden ve parmaklardan mumlar yakıp, derin bir hazla ışıyan güzelliğini seyretmektir insanın. Sevmek, yaşamın bizi sürüklediği uçurumun kıyısında tutunduğumuz o incecik gelincik sapı, ölümle dirim arasındaki baş dönmesidir... Bütün dillerin ortak şarkısı, bütün şarkıların sustuğu yerdir... Bir gelecek düşüdür bütün ufuklardan esen. Göklerin genişliğini, denizlerin derinliğini, dağların doruğunu büyük bir ustalıkla gözlerimize ve göğüskafesimize yerleştiriverir. İkide bir camlarına düştüğümüz bizi bize en güzel gösteren hayal aynamızdır... Sevmek, insanın en büyük acısıdır.
Isa: Çalınmış Bir Yaşamın Üzerinde Kurgulanmış Peygamber
Hıristiyan Kilisesi uydurma bir öykünün eşliğinde kutsal dörtlüyü kendisine mâl etmekle de yetinmedi. Birinci yüzyılın başında Niğde-Kemerhisar’da doğmuş ve aynı yüzyılın sonlarına doğru Hakk’a yürümüş, yaşadığı çağda gizli Hermetik öğretinin en büyük ustası sayılmış Apollonius adlı mürşidin yaşamını çalarak yarattığı peygamber figürünün üzerine monte etti.
Bilesin dün olacak gün denilen her ziya
Yelkovanın akreple raks edişi bu yüzden
Sanma sonsuz olacak dünya sade bir rüya
Nefeslerin nefs ile harp edişi bu yüzden
𝓡𝓪𝓶𝓪𝓴 𝓚𝓪𝓵𝓭𝓲 / Samim İĞDE