“Çelebi'nin Fransa seyahati, batılılaşmanın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Çelebi'nin gezip gördüğü eğitim ve bilim kurumları ile saraylar, parklar ve bahçeler hakkındaki izlenimlerinin Osmanlılar için model olduğu vurgulanır.”
#kitapyorumum
#okudumbitti
Saadetim Yıldızı Sultanım
Süleyman, Hürrem, Mihrimah
Necdet Sakaoğlu
OĞLAK YAYINLARI
(2024 - 20 - 5395)
Osmanlı tarihinde Sultan Süleyman dönemi, siyasi, askeri ve ekonomik üstünlüğe paralel olarak; sanat, edebiyat ve mimarlık atılımlarıyla da bir zirvedir. Kanuni ve muhteşem ünvanlarıyla bilinen bu padişah, uzun ve
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_
_İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır.
_1-Taş devri_
_a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Âlimin cihâd ilim, arifin cihâdi irfandir. Bir millet için, birmemleket için en bas mesele, ilim ve irfandir, ilimden ve irfandan yoksun olan, bu kapida yoksul kalan milletler, bilim, teknik ve medeniyet mahrumiyetleri icinde baska bünyelerde erirler giderler. En büyük cihad, medeniyet için gayret etmektir. "Büyük
harb" diye nitelemistir Hazreti Peygamber bunu, Mekke'nin fethinden sonra Medine döneminde.
O sebeple, ilim ve irfan yuvalarmin can kalmas, âlimlerin ve ariflerin canli kalmasina bagli oldugu icin, cihanin fethine yönelen Osmanlılar, âlimleri ve arifleri -ilmiyye ve sofiyye sinifin, kılıç ve kalkan adami olarak degil de, kalem ve kelam adami olarak kabul ederek, onlar askerlikten muaf tutmuştur!
On altı yıllık ağır savaşlar ve yenilgiler Osmanlı ordularının tam anlamıyla çökmesine yol açtı. Daha da önemlisi Kızılelma yavaş yavaş unutuldu ve yenilmezlik hissi büsbütün ortadan kalktı. Bundan dolayı takip eden yüzyıllarda kısmi başarılar dışında Osmanlıları eski görkemli günlere dönüştürecek zaferler silsilesi hiçbir zaman görülmedi. Sürekli toprak kayıplarının yaşanması ve devletin bir türlü toparlanamaması askeri alanda yenileşme gayretlerini hep ön plana çıkardı. Yine de Osmanlılar 18. yüzyıl başlarında tam bir Rönesans yaşadılar. Tarihçilerin Lale Devri (1718-1730) diye adlandırdığı bu dönem bilim, kültür ve sanatta tam bir değişim dönemi olarak kendisini gösterdi.
Sayfa 216 - Yeditepe Yayınevi 1. Baskı Ekim 2022Kitabı okudu
Bâbür muharip kuvvetlerini en yeni askerî bilim ve teknolojiyle donatmaya çalışırken batıdaki Osmanlılar piyade yeniçeri birliklerinin ateşlediği fitilli misket tüfekler ve barutlu toplar geliştirmiş ve 1514'te gerçekleşen Çaldıran Savaşı'nda Safevîleri mağlup etmişti. Aldıkları yenilginin ardından Safeviler de ok, yay, mızrak ve kılıçla donatılmış hafif kızılbaş süvari birliklerini takviye için bu yeni savaş teknolojilerini hızla benimsemişlerdir. Benzer şekilde Bâbür de el işi misket tüfekler yapan, pahalı top mermileri döküp ateşleyen ve "Anadolu [Rum] usulü bir yöntemle top arabalarını halatlarla birbirine bağlayarak korumayı bilen çok sayıda Osmanlı tebaasını devletinde istihdam etmeye başladı 1519'da tüfekli keskin nişancıların uzak mesafeden düşmanları nasıl öldürdüğünü gören Bâbür, bu tekniğe alışık olmayan Orta Asyalı ve Hint düşman birliklerinin yaşadıkları şaşkınlık ve korkuya da şahit oldu. Ağır topların Afganistan gibi dağlık bir coğrafyada kullanım alanı sınırlıydı ancak bu toplar Hint düzlüklerinde Bâbür'ün işine yarayacaktı.