Sağ tarafımda çam ağacından yapılmış küçük, lekeli bir kitaplık var. Raflarında ise birçok diğer şeyle birlikte çocukluğum duruyor.
Haki ve şarap rengi keten bezlerle kaplanmış klasikler yan yana dizilmiş.
Ezop Masalları, dört yaşındakiler için fazla dobra aforizmalarla dolu: "Savaşa hazırlıklı olmak, barışın en iyi garantisidir."
Biraz ötede Richard Burton'ın Binbir Gece Masalları çevirisi duruyor; kitaptaki müstehcen ifadeler çocuklara uygun hale getirilmiş: "Adam elini kadının sol koltuk altının üzerine yerleştirdi. Bu esnada kadının hayati organı da adamın hayati organı da birleşmek için yanıp tutuşuyordu."
Annemin yetmiş sene sonra bile hâlâ okunan gizem, macera ve ara sıra da fiziki işkence içeren masal kitabı Sihirli Ülkeler Ağacı. Annemin doğduğu yıl basılan Winnie the Pooh da bende. Yetmiş yıl sonra, şimdi de torunu Eeyore günlerinin tadını çıkarır: "İyi sabahlar Ayı Winnie! Tabii bu sabaha 'iyi' denebilirse... Doğrusu bundan emin değilim." Ama benim için aralarında en önemlisi, suni deri ve sahte altın kaplamasıyla Sherlock Holmes'un Meşhur Davaları.
Holmes, içine girdiğim ilk edebi dünyaydı. Conan Doyle'un, ilkokul arkadaşlarımın hepsinin okuduklarından çok daha kalın olan 800 sayfalık kitabını okumak bana gurur vermiş, üstünlük yarışıma da katkı sağlamıştı Bu eski yazı yığını kendimi özel hissetmeme yardımcı olmuştu. Kitabın ''Şerif'' denen ciddi yazı tipi, 11 yaşındaki diğer çocuklardan daha zeki olduğumu gösteriyordu. Süslemeli cildi ise, entelektüel anlamda öğretmenlerimden daha cesur olduğumun göstergesiydi.
Sayfa 9 - mayakitap, istanbul 1. baskı, nisan 2018